Geçtiğimiz yıllarda “Ninja’nın İntikamı” ve “Kuzgun” adlı iki kötü projeye imza atan Yönetmen James McTeigue, yeni filmi ‘Ölümcül Takip’ ile ‘sinemada kötü kurgu nasıl bir araya getirilerek film yapılır?’ sorusunun cevabını aramayı sürdürüyor. Aksiyon film kategorisinde kendisine çizgi belirlemekten yoksun kalan yönetmen, yeni diye lanse ettiği filminde Hollywood’ da daha önce yüzlerce kez denen konu bütünlüğünün izinden gitmeyi sürdürüyor. Yaz mevsiminin başlamasıyla sektörel anlamda daha fazla heyecan uyandıran yapımların salonlarda yerini almaya başladığını görüp, aslında geçmişin kopya kopya film şeritlerinin gözümüze sokulduğunu anlıyoruz. Hemen her gece televizyonlardaki dizi furyalarından sonra seyirciye sunulan saçma aksiyon dolu filmler neyse, ‘Ölümcül Takip’te işte bu filmlerin sinemada denenmiş hali.
Gelelim insan zihninde hiçbir hareket oluşturmayan filmin konusuna. Amerika’da ölümcül saldırı hazırladığında olan bir terörist grup bir köşede, vize işçisi olarak çalışa Kate adlı karakter diğer köşede, Nash adlı kiralık katil ise olayların tam merkezinde, konuyu tamamlayan ana hatlar diyebiliriz. Teröristlerle iş birliği yapmakla suçlanan Kate’ in Nash ile bir birlikte giriştiği macera (!) dolu terörist avlama serüveni yapay konunun pespaye görüntüsünün dışavurumu olarak aktarılıyor. Yani ortada dönen anlamsız örgü öylesine kötü ki, hayatı boyunca terörizmle savaşmamış kadın karakterin bir anda silah kullanma uzmanına kesilmesi fena halde can sıkıcı. Yakışıklı bir katil ile seksi bir kadının birlikteliğinden Amerika Birleşik Devletleri kurtuluyorsa orada sorulması gereken sorular var demektir. Klasik James Bond filmlerinde olduğu gibi bombaların içinden kaçıp, mermilerin yanından ışık hızında geçip ölüme meydan okuyan karakterler sanırım bu sektörde yüzlerce kez kullanıldı.
Milla Jovovich’ in ‘Kate’ karakterine yaklaşımı tamamen yanlış. Teröristlerin peşinden gidip, ortada dönen olayları anlamaya çalışan, eh biraz da anti terör uzmanına dönüşen karakterin duygusal, ruhsal, fiziksel tüm özellikleri konu boyunca havada kalıyor. Ortada aksiyon konusu kendi kendine oluşurken, Milla kendisine verilmiş rolü zorla oynayıp bizleri de oturduğumuz koltukta sinirden kaskatı şekle dönüştürdü. Tüm bunların yanında Pierce Brosnan kendisinden beklenmeyecek düzeyde kaliteli bir rol bütünlüğü sergiliyor. Nash gibi kiralık katili böylesi usta ismin eline verince filmin tek izlenir noktasını Nash karakteri olmuş. Tabi burada Pierce gibi aksiyon filmlerinin aranan oyuncusunun geçmiş film deneyimlerini atlamamamız lazım.
‘Ölümcül Takip’ ile ilgili takıldığım noktalar sadece konudaki anlamsızlık ve oyuncuların performansındaki sorun değil. Filmin görüntü kalitesi de konunun sıradanlığı kadar kötü! Aksiyon sahnelerinin çekiminde kurgusal yanlışları sıralamaya kalksam sayfalar dolusu eleştiri yazmam gerekir. Jilet gibi değişim gösteren görüntü bozuklukları seyirciyi fazlasıyla rahatsız ediyor.
İllaki aksiyon yaratmak için zıtlık algısı oluşturmak zorundasınız. İyilikler ülkesi, muhteşem ABD (!) böylesi her filmde teröristlerin hedefi haline dönüşüp, eline iki silah tutuşturan zeki ABD vatandaşları sayesinde kurtulur, bizler de beyazperdeye bakıp film için harcadığımız dakikaların hesabını yaparız. James McTeigue geçmişte denenen ve artık ‘yeter!’ diye çığlık atabileceğimiz bilindik bir konuyu ‘yeni’ diye yutturmaya çalışmış. Ömrü hayatında Hollywood kökenli tek bir aksiyon filmi izlememiş seyirci için ‘Ölümcül Takip’ heyecanlı olabilir, fakat benim açımdan bu film dört dörtlük hayal kırıklığı! Boşuna zaman kaybı yaratıp filmi izlemeyi tercih etmeyin.
Yaşam Kaya / yasam.kaya@gmail.com
