Talladega Geceleri: Ricky Bobby Hikayesi (Talladega Nights: The Ballad of Ricky Bobby) filmiyle dünya sinema tarihine komedi oyunculuk bağlamında damgasını vuran Will Ferrell, oyunculuk kariyerinde yaşadığı devinimlerle birlikte hep üst çıtalara tırmanan işler gerçekleştirmeyi başardı. Netfilx’ in yapımcılığını üstlendiği yeni filmi Fire Saga’nın Hikayesi başlangıçta 2020 Eurovision Şarkı Yarışması ile aynı zamana denk gelecek şekilde Mayıs 2020’de vizyona girmesi için planlanmıştı, ancak 2020 Eurovision yarışmasının COVID-19 salgını nedeniyle iptal edilmesinin ardından film bir ay sonra 26 Haziran’da Netflix’te yayınlandı. Biz eleştirmenler için de zor geçen sinema günlerinin ardından işlerin yavaş yavaş toparlanmasıyla birlikte filmlerle ilgili kritikleri yazmanın zamanı gelmiş sayılır. Fire Saga’nın Hikayesi’ ni Will Ferrell oyunculuğu açısından mühim noktada bulduğum için eleştiriyi pas geçmek istemedim. 2006 yılında komedide yakaladığı zirvenin bir benzerini ve hatta daha üst noktasını bu filmle beraber yakalayan Ferrell, olgunluk döneminde kendisine has beliren üslubunu daha cesur biçimde izleyiciye aktarıyor.
Ferrell, babasıyla (Pierce Brosnan) birlikte yaşayan ve ABBA’nın Eurovision müzik yarışmasında “Waterloo” şarkısını gördükten sonra şarkıcı olup Eurovision’a katılmayı hayal eden İzlandalı bir erkek çocuk olan Lars Erickssong’u canlandırıyor. İzlanda’ nın uluslararası bir yarışmada ödül almasını isteyen Lars ve BFF Sigrid (McAdams), bir grup İzlandalı yapımcı ile birlikte Eurovision seçmelerine katılıyor. Lars Erickssong ve Sigrit Ericksdóttir (Ferrell ve Rachel McAdams) Fire Saga adlı grubuyla İzlanda adına, büyük bir kazanın ardından ortada yarışacak müzik grubu kalmayınca, Eurovision yarışmasında yarışmaya hak kazanıyor. Çok amatör işler yapan grubun seçilmesinde en büyük etki, Eurovision şarkı yarışması kazanılırsa, İzlanda’ nın bir sonraki yarışmayı düzenleyecek parasının olmaması. Babasıyla çok büyük psikolojik sorunlar yaşan Lars, ABBA’ nın çıkışını sürekli hayal ettiği için yarışmada çok büyük derece elde etmenin hayalleriyle elemelere gidiyor. Fakat kimsenin bu gruba inancının olmadığını da biliyor.
Yönetmen David Dobkin senaryonun gücünden aldığı etki ile komediyi filmin tamamına yaymayı bilmiş. Avrupa coğrafyasını temsil eden bir şarkı yarışmasında kültürler arası dinamikleri, politik eleştirileri çok doğru tespitlerle gerçekleştiriyor. Lars ve Sigrit’ in Edinburgh, İskoçya macerasında Eurovision seyircisinin şarkının kalitesine bakmadığını, daha çok duygularıyla hareket eden bir mekanizma içinde olduğunu anlıyoruz. Fire Saga adlı grubun rezil ötesi performansına rağmen finale kalıyor olması, müzikalitenin önünde sansasyonel olayların cereyan etmesi, filmde ince ince eleştirilmiş. Lars’ ın bir grup Amerikalı gençle olan muhabbeti de, Avrupa’dan ABD’ nin nasıl göründüğünü anlamamız açısından on numara bir eleştiri olmuş. Will Ferrell oyunculuğu açısından filmin yeniden doğuşu temsil ettiğini söyleyebiliriz. ‘Ja ja ding dong’ adlı şarkının yarattığı komedi, filmin başlangıcında günümüz müzik kliplerine yapılan ağır gönderme yüksek bir tempoyla konuya girmemizi sağlıyor. Ferrell’ ın olaylar boyunca salak görüntüsünü bir kenara koyarsak eğer, filmi tek başına sırtlayan olağanüstü oyunculuk sergilediğini görebiliriz.Konu boyunca Will Ferrell ve Rachel McAdams ikilisinin şarkı söyleme yeteneğine hayran kalıyoruz. Oyunculuğun bütünsel ilişkisi içinde ‘beden-hareket-jest/mimik-ses’ uyumu muhteşem sekansların doğumunu müjdeliyor adeta. Müzikal komedinin içine eklenen ‘elf’ hikayesi ve aşkın doğal büyüsünün tüm yarışmaların önüne geçen algısı konuyu tekdüze indirgemekten kurtarmış. Will Ferrell’ ı komedi oyunculuk noktasında yeniden zirveye oturtan Fire Saga’nın Hikayesi baştan sona sürprizleri içinde barındıran komedi kült filmi olarak tarihteki yerini almış oldu.
Film için puanım (10/9)
yasam.kaya@gmail.com