Nermin Yıldırım’ın insanı kendisine aşık eden muhteşem dili ve derin analizleriyle yazdığı Bavula Sığmayan adlı öykü kitabından uyarlanan Aile Yalanları, Hakan Emre Ünal’ın yönetmenliği; Melisa Sözen, Ülkü Duru ve Müfit Kayacan’ın sahne performanslarıyla Zorlu PSM TurkcellPlatinum Sahnesi’nde seyircisi karşısına çıkmaya devam ediyor. Oyunun rejisini edebiyat uyarlamaları konusunda deneyimli bir isim olan Hakan Emre Ünal yapmış. Oyuncu kadrosu ise karakter canlandırmadaki ustalıklarıyla bilinen isimlerden oluşmuş. Sezonun etkili oyununa gelin birlikte bakalım.
Konu gece yarısı çalan bir telefonla başlıyor. Kötü bir olayla karşılaşacağını düşünen Belgin’in tavrıyla karşılaşıyoruz. Oyun tam burada dram ve acı ile karışık aile hesaplaşması hissiyatı oluştururken, Belgin, babasının annesini aldattığı öğreniyor, ama esprili bir dille komediye dönüşen algı çıkıyor karşımıza. Acıyı tarif etme biçiminin esprili bir havaya bürünmesi sorunların olmayacağı anlamı taşımıyor. Gülerken bakıyor, bakarken anlıyor ve anlarken derin derin düşünüyorsunuz…
Aile Yalanları, bir ailenin hayatındaki küçük bir bölümün içten ve doğal bir anlatımı olan bir oyun. Belgin (Melisa Sözen) ailesinden uzakta yaşayan, evlenmemiş, kendi içinde ailesi ile olan sorunlarını tam anlamıyla bitirememiş fakat yaşamın şartlarını kabullenerek tamamlamış bir karakter. Müzeyyen (Ülkü Duru) ailesindeki herkesin iyiliğini düşünen, onlanları içinde tutmaya çalışan, kendi kafasında ailesi için planlar yapan, yaşamını ailesinin önüne koymuş bir kişi. Kamuran (Müfit Kayacan) ise yaşamındaki tek anlamının erkek olmak olduğunu düşünen yapıya sahip. 74 yaşında aldatan bir baba, Kamuran; 68 yaşında aile aşığı bir anne, Müzeyyen; farklı şehirde yaşayan kendi dünyasında bir kız,Belgin ve sahnede görmediğimiz bahsi geçen evli çocuk Hakan…
Oyunun yönetmeni Hakan Emre Ünal’ı N’Olcak Bu Yusuf Umut’un Hali’ndeki tek kişilik performansıyla ve Sevgili Arsız Ölüm – Dirmit’i yönetimindeki başarısıyla hatırlıyoruz. Oyunun girişindeki telefonun seyirci tarafından algılanan tarafsız yapısı zekice düşünülmüş bir iş. Dinamik biçimde işlenen bir buçuk saatlik komedide baba figürü üzerinden komedi olgusunun şekillenmesi dramın önüne geçtiği gibi, komedinin bilindik algısını yerle yeksan etmiş. Baba-kız arasındaki duygusal ilişkinin eksik kaldığı oyunun en can alıcı noktası baba rolünde oynayan Müfit Kayacan’ ın merkezinde gelişen günümüz aldatma hikayelerinin ironisi. Burada anne ile kız arasında müthiş bir hesaplaşma var aslında. Konunun psikolojik boyutunu irdeledikçe, dağılmak üzere olan mutluluk çemberi içinden rahatlatıcı komik dram selamlamış bizleri. Ve yönetmen bunu çok güzel biçimde konunun içine aktarmış.
Daha önce Kanlı Nigar’da izlediğim Müfit Kayacan’ ın karakter canlandırmadaki ustalığı kusursuz. Onun çevresinde gelişen olay zinciri içinde sakinliğin ve şaşkınlığın arasında kalan duyguyla izledik Kamuran’ ı. Belgin’de Melisa Sözen’i harikulade bulduğumu belirtmeliyim. İlk sahneden son sahneye kadar oyunun psikolojik algısına dair en güzel görüntüyü Belgin karakterinin duruşunda gördük. Ülkü Duru, Müzeyyen’ in gelgitlerini öylesine vurucu sergiliyor ki; siz Kamuran’ ın yaptığı şeyin çelişkilerini yaşarken bir yandan gülüyor bir yandan üzülüyorsunuz. Aslında yönetmen oyun içinde şunu gösteriyor bizlere; hayal ile gerçek arasında herkes kendisine göre haklı. Aile içinde insanların çaresizliği hem haklılık olarak hem de çatışmalı komediyle suratımıza tokat gibi iniyor. Toplumsal gerçeklilik üzerine kurgulanan yapı var sahnede. Herkes kendisi gibi olup, bu doğallık içinde birbirlerini sevmeye çalışan insanların görüntüsü kusursuz gösteriliyor. Yönetmen bir buçuk saat içinde metnin anlatmak istediğini eksiksiz bizlere aktarmış.
Sahnedeki ışık tasarımı, konudaki psikolojik geçişlere göre oluşturulduğu için karakterlerin duygusal yapısını, düşüncelerini, hayallerini bizlere net olarak fark ettiriyor. Kostüm ve dekor tasarımı sade tutularak akışta karakterlerin üzerine yönelmemize olanak tanınmış, sahnedeki ailenin karışık duygu durumuna uygun olarak hazırlanmış. Oyuncu performansı ve yönetim estetiği ışık/sahne/dekor üçlemesiyle birebir uyumlu.
Oyundaki replikler insanı derinden etkiliyor; “mutlu bir aile olmanın sırrı budur; sık görüşmemek” ve “bizim ailenin en büyük sıkıntısı başımıza korkunç şeyler gelmesi değil, o korkunç şeyleri başkaları tarafından duyulması.”… Oyuncular bu söylemleri öylesine vurucu anlatıyor ki, size kalan koltuğunuza oturup, sezonun çarpıcı çalışmasını tek solukta izlemek.
yasam.kaya@gmail.com
