FİLMEKİMİ 2025’te İzlenmesi Gereken 10 Film! / YAŞAM KAYA

Bir sinema eleştirmeni olarak, Filmekimi 2025’in büyüleyici atmosferine dalmanın heyecanını hep birlikte yaşayacağız. Bugün başlayan festival her yıl olduğu gibi, bu Ekim de İstanbul’un sinema salonları, Cannes’dan Venedik’e, Berlin’den Toronto’ya ödülle dönen filmlerin, usta yönetmenlerin vizyonlarının ve sinema sanatının sınırlarını zorlayan hikayelerin buluşma noktası olacak. 3-12 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da, ardından diğer şehirlerde izleyiciyle buluşacak 49 filmlik bu seçki, sadece bir festival değil, aynı zamanda bir yolculuk: insan ruhunun derinliklerine, toplumsal gerçeklere ve hayal gücünün uçsuz bucaksız diyarlarına. Filmekimi, sinemayı bir sanat formu olarak kutlarken, izleyicileri düşünmeye, hissetmeye ve konuşmaya davet ediyor. Aşağıda, festivalin en çarpıcı 10 filmini, her birinin neden izlenmesi gerektiğiyle birlikte özenle seçtim. Bu filmler bizleri sinemaya yeniden aşık edecek tarzdan. Filmekimi’nin bu eşsiz deneyimine gelin hep birlikte dalalım!

1. It Was Just an Accident (Görünmez Kaza) – Jafar Panahi (İran)

Neden İzlemeli? Panahi’nin sineması, baskının gölgesinde umudu bulmanın manifestosudur. Cannes’da Altın Palmiye’yi kazanan bu film, bir kaza sonrası İran toplumunun çelişkilerini minimalist ama vurucu bir dille ele alıyor. Panahi’nin otobiyografik dokunuşları, her karesinde direniş ve insanlık arayışını hissettiriyor. Bu filmi izlemek, sinemanın özgürleştirici gücüne tanıklık etmek demek.

2. Father Mother Sister Brother (Baba Anne Kız Kardeş Erkek Kardeş) – Jim Jarmusch (ABD/İrlanda/Fransa)

Neden İzlemeli? Jarmusch’un Venedik’te Altın Aslan’ı kapan bu filmi, aile bağlarını absürd bir mizahla ve tiyatral bir soyutlukla işliyor. Zaman ve hafıza üzerine derin bir meditasyon sunarken, Jarmusch’un cool estetiği sizi içine çekiyor. Bu filmi izlemek, hem gülmek hem de insan ilişkilerinin karmaşasını sorgulamak için eşsiz bir fırsat.

3. Sentimental Value (Manevi Değer) – Joachim Trier (Norveç/Almanya)

Neden İzlemeli? Trier’in duygusal derinliği, Cannes’da Büyük Jüri Ödülü’yle taçlandı. Baba-kız ilişkisini zaman atlamalarıyla işleyen bu film, Renate Reinsve’nin olağanüstü performansıyla kalbinizi ısıtacak ve kıracak. Aile bağlarının kırılganlığına dair evrensel bir hikaye arayanlar için bu film, duygusal bir başyapıt.

4. Young Mothers (Genç Anneler) – Dardenne Kardeşler (Belçika)

Neden İzlemeli? Dardenne Kardeşler’in sosyal gerçekçiliği, Cannes Senaryo Ödülü’yle yeniden parlıyor. Reşit olmayan annelerin sığınma evindeki mücadelelerini anlatan bu film, empatiyi ve vicdanı sarsıyor. Gerçekçi kamerası ve insani hikayesiyle, toplumsal adaletsizliğe duyarlı olanlar için mutlaka izlenmesi gereken bir yapım.

5. Bugonia – Yorgos Lanthimos (ABD/Güney Kore)

Neden İzlemeli? Lanthimos’un absürt ve keskin zekası, Emma Stone’un enerjisiyle birleşiyor. Bir CEO’yu uzaylı sanan iki gencin hikayesi, komplo teorilerini ve toplumsal hicvi kara komediyle buluşturuyor. Lanthimos’un tuhaf evrenine dalmak isteyenler için eğlenceli, zeki ve provokatif bir deneyim.

6. La Grazia – Paolo Sorrentino (İtalya)

Neden İzlemeli? Sorrentino’nun görsel şöleni, Toni Servillo’nun büyüleyici performansıyla birleşiyor. Bir politikacının lütuf arayışını epik bir yolculukla anlatan film, melankoli ve zarafeti iç içe sunuyor. İtalyan sinemasının estetik zirvesini görmek isteyenler için bu film, adeta bir tablo gibi.

7. The Secret Agent (Gizli Ajan) – Kleber Mendonça Filho (Brezilya)

Neden İzlemeli? Cannes’da En İyi Yönetmen ve Erkek Oyuncu ödüllerini alan bu casus gerilimi, Wagner Moura’nın performansıyla parlıyor. Toplumsal eşitsizliği aksiyon ve erotizmle işleyen film, Brezilya sinemasının politik gücünü sergiliyor. Heyecan ve derinlik arayanlar için sürükleyici bir seçim.

8. Better Go Mad in the Wild – Miro Remo (Çekya)

Neden İzlemeli? Karlovy Vary Büyük Ödülü’nü alan bu belgeselvari deney, doğada kaybolan bir adamın içsel yolculuğunu şiirsel bir dille anlatıyor. Çek sinemasının yenilikçi ruhunu yansıtan film, yalnızlık ve doğa üzerine düşünmek isteyenler için büyüleyici bir meditasyon.

9. Eddington – Ari Aster (ABD)

Neden İzlemeli? Ari Aster’ın western alegorisi, Joaquin Phoenix ve Emma Stone’un performanslarıyla sarsıyor. Amerikan rüyasını korku ve toplumsal eleştiriyle parçalayan film, rahatsız edici ama unutulmaz. Aster’ın cesur vizyonuna tanıklık etmek isteyenler için festivalin en iddialı yapımlarından.

10. Frankenstein – Guillermo del Toro (ABD/Meksika)

Neden İzlemeli? Del Toro’nun Mary Shelley uyarlaması, Oscar Isaac ve Jacob Elordi’nin performanslarıyla gotik bir masal sunuyor. Yaratılış ve canavarlık temalarını duygusal bir derinlikle işleyen film, görsel bir şölen. Edebiyat ve sinemanın buluştuğu bu başyapıt, hayal gücünüzü esir alacak.

Son Söz

Filmekimi 2025, sinemanın evrensel dilini kutlayan bir şölen. Bu 10 film, farklı türler, kültürler ve duygular arasında bir köprü kuruyor. Her biri, sizi başka bir dünyaya taşıyacak ve uzun süre zihninizde yankılanacak. Hangi filmi seçeceğinize karar veremiyorsanız, festivalin ruhuna teslim olun ve birden fazlasını keşfedin!

yasam.kaya@gmail.com