NEDENDİZİLER ÜZERİNE YAZMAK İSTEDİM? / FÜSUN BALKAYA

“HAYATIMIN AŞKI, YÜKSEK SOSYETE, AŞK LAFTAN ANLAMAZ ve TATLI İNTİKAM” ÜZERİNE SÖYLEYECEKLERİM VAR!

Televizyon dizileri üzerine yazı yazmanın daha çok magazinsel basına ait ön görüsünü uzun zaman düşündüm.

Tiyatro,sinema,müzik üzerine sanatsal, eleştiri,değerlendirme veya sohbet-röportaj türlerini başarı ile devam ettiren onca değerli akademisyen-eleştirmen ya da eleştirmen dostlarım televizyon dizileri üzerine kendi türlerinde yazı yazmak dışında bu türden hep uzak kalmayı benim gibi tercih etmişlerdir.

Televizyon dizilerinin öncelikle naiflik olasılığı, düşüncemde tereddütsüz bu anlamda en büyük payın sahibi olmuştur.

Bu görüşümün dışında daha güncel bir haritada bu konuyu okumuşluk meselesinde ise dizilerde senaryo yazarları üzerinde durmamışlık,yönetmen ,yapım ekibi dışında sadece baş rol oyuncuları üzerinde odaklanmışlık da bizlere bu süreci çok uzun zaman uzak kalarak görme nedeni olmuştur.

Popüler kültürün getirdiği ,yeni oluşumların en başında yer alan televizyon dizilerine katılmamış çok az sayıda sanatçı kimliği de hepimizce bilinmişlik ötesi kayıtlarımıza geçmiştir.

Tiyatrosunu yaşatmak,sinemasını yapabilmek, meşhur olmak veya sosyal yapı kimliğinde sorumluluğunu taşıdığı onca şeye cevap verebilmek çabası kişileri, dizi sektörünün kendince kabullenmişliği ile aranan niyetleri de karşılaması ve farklı bir ekonomik ayrıcalıkla birlikte her zaman gündeme taşımıştır. Oyuncuların öz geçmişlerinde gözden kaçmayan naiflikler ötesinde ilgili alana ait zayıflıklar da bu yapıdan bizi yazım anlamında ayıran diğer etkenler arasına da öncelikli olarak girmiştir.

Eleştiri veya değerlendirme sistematiği içinde yer alamayacak kadar sığ veya parasal yapıda öncelikli olmak çabası başka bir yıpranmışlığı dizi sektöründe bizim takımın hep dışında kalmasını da maalesef zorunlu kılmıştır.

Üniversitelerin ,Konservatuarların veya ilgili bölümlerin ‘Dizi oyunculuğu veya kamera önü’ çalışmalara ilişkin bölüm ,anasanat dallarında yeni sanat dallarının açılmak cabaları ile birlikte özel kursların bu anlamda daha yetkin hale getirilerek ,tanıtımlarında bile öncelikli yer verilmesi bu anlamda dizilerin zorlayıcı özelliğini de yine gelen talepler öne çıkarmıştır.

Ahlak anlayışı bakımından doğru olmayan bir durum olmakla birlikte oyunculuk sınavına giren kız, erkek pek çok gencin düşlerinde tiyatro sahnesi olduğu gibi dizi setlerinin de olabileceği inancımı hep hatırlamışımdır.

Üniversite veya Konservatuarların ilgili alan mezunlarının tiyatro sahnesi yerine film ve dizi setlerinde kendilerine yer açmak çabaları önceleri hoş görülmese bile bugün pek çok değişmiş , bu isimler kurumlarına da reklam kaynağı olmuşlardır.
Dizi yapısında en önemli sorun, senaryo yazım laboratuarlarında çalışan kişilerin üretimde ulaştıkları başarısızlık ile çoğunlukla benzer,tekrarcı ,yenilikci – çağdaş olmayan ürünlerin farklı biçimlerde yeniden tekrar edilerek sıkça sunumundan kaynaklanması olmuş,bu da yetersiz hikayenin senaryolaşmasını getirmiş, dizi seyircisini bıktırmıştır.

Yönetmen ve yapımcı sorunlarına ilave olarak oyuncuların alanlarında yeterlik anlamında sığlıklar, biçimsel güzelliklerle örtme çabaları,eğitim-öğretim anlamında yoksulluk seviyesini zorlamalar,dilin kullanımında bilgisizlik, yıldızlık yapısında ısrarcılık, dost-arkadaş ilişkisinin tanımlandığı oluşumların belirleyici olmasına dayandırılması dizileri zaman içinde fazlaca yormuştur.
Kostüm ,saç-başlık ve makyaj tasarımları ile mekan-dekor tercihleri,ışık,müzik, dans ögelerinin dönemsel önemlerinde tercihlerin göz ardı edilmesi bir başka önemli sorun olarak karşımıza gelmiştir.

Ülkemizde değişken ekonomik sorunların zorladığı tiyatro da perde açabilmek,sinema da seyirci sayısının getirdiği gelir kadar, dizi sektöründe de aynı sıkıntıların fazlası ile yaşandığı seyirci ,izlenme durumuna yüksek oranda bağlantılı olan bu sektörün yayın kanalında seyredilme nisbeti ise daima yaşam ömrünü belirlemiştir.
Dizi sayısının fazlalığı,mevsimsel akışda değişen seyirci talebi ile hikaye de birden fazla önemli ikincil yapılara yeterince önem verilmemesi de bir diğer yorucu ,yıpratıcı durumu dizi sektöründe yaşatmıştır.

Dizi sayılarının her kanalda nitelik yerine nicelik bakımından kabarıklığı yukarıda saydığım diğer nedenlerle birleşince kısa ömürlerini de uzatmak da doğal olarak imkansızı getirmiştir.

Dizi sektörünün yaşadığı süreç, bu sektörde çalışanların düşünce ve eyleminde zorunlu değişikliklerin yapılmasını da istemiştir.

Kanallar arası rekabet ve yenilgi getiren çalışmaların sürekliliği ise dikkati yapım-yönetim,yönetmen,senaryo ve oyuncu bazlı tercihlere yöneltmiştir.Bu yöneliş bazı çalışma gruplarının öne çıkmasına ve tercih edilmesine neden olmuştur.
Oyuncu niteliklerinin her geçen gün eğitim-öğretimle ve oyunculuk anlamında gereğini yerine getirme çabası , bu sektörde olumlu bir sıçrayışı sağlamış,onlara da seçicilik hakkını vermiştir.

Yapım-yönetim,yönetmen,senaryo,oyuncu çalışma gruplarında dikkat çekici bir diğer husus da ikincil ,üçüncül gruplara verilen önem ile özenle oluşan hikayenin renklerinde meydana gelen çarpıcı değişimlerüzerine olmuştur. Başlangıçtan günümüze kadar geçen süre kırsal ve kentsel seyircinin de beğeni düzeyinde mevcut eksiklerini tamamlamaya ya da iyileştirmeye zaman tanımış,ekransal birlikteliğinde kendi seçiciliğini de her seyirci kendi beğenisi ile ortaya koyabilmiş veya karşılamaya başlamıştır.

Mevsimsel değişimler,farklı yaşadığımız veya bulunduğumuz ortamlar,akademiksel düzeyler,ekonomik ayrıcalıklar,politik görüşler,psikolojik çırpınışlar ve de tercihlerimiz ne olursa ,olsun diziler evimizin özellikle son beş yıldır yerli , ondan önceki yıllarda ise yabancı diziler güçlü konuklarımız olmuşlardır.
Aile,mahalle,öğretmen,esnaf,aşk,polisiye,tarihi dokular üzerine temelleri atılmış yerli dizilerin, yabancı dizilerle yer değiştirmesi de görüldüğü üzere epey zaman almıştır.

Tıpkı tiyatro ,sinema ve müziğimizde yaşadığımız farklı süreçlerin benzerini dizi yapısında da yakalamışlığımız bir yandan da umut verici olmuştur.
Tamamlanmamışlığını halen fark ettiğimiz bu süreç de, başarının çok uzak olmadığı da kötümser olmayan her kişinin görüşünde buluşması mümkün olabilecek düşünceyi getirmiştir.

“Neden dizi’leri yazmak istedim’’ başlıklı değerlendirmemin veya eleştirimin esas kaynağı da üstte açıkladığım , altta örneklemeye çalıştığım hususlar doğrultusunda bir deneme olmuştur.

Böylece tiyatro akademik kariyerimde yer alan sinema doktor’amın gücüne dayanarak da tiyatro dışında sinema üzerine de yazdığım değerlendirme/ eleştiri yazılarımın dışında bu defa ilk kez yazdığım ve yazmaya devam edeceğime inandığım dizi değerlendirme ve eleştiri yazılarımın dizi sektörü için de destekleyici anlamda yapıcı olacağı inancım beni türe de yönlendirmiştir…

Bu anlayışımla günümüz dizilerine bakmak ,belli bir iyileştirmenin genel olarak bu sektöre geldiğini görmem beni iyimser yapmıştır. Her katmanda varlığını hissettiğimiz iyi havanın getireceği rehavet’i ötelemek ilk hedefimiz olmuştur.
Parlak ışıkların yanıp söndüğü dört diziyi öncelikle seçerek değerlendirmek belki de yaygın hali ile eleştiri dünyasına kısa bir süreliğine bu dizileri almak istemek, geleceğin iyilerini , daha iyilerinin yaratılmasına destek çabası için düşünüldüğünden olmuştur.
Dizionline,dizi dünyası vb web sayfalarının açılabilmesi için yeni bir çalışmanın, projenin adımsal ve dingin hareketliliğinin nitelikli öncülüğü olarak hedeflenmiş ve tarafımdan dostlarıma çağrı olarak bir ilk değerlendirme çabası olarak aşağıdaki değerelendirme veya eleştirisel durum gerçekleştirilmiştir.

hayatımın aşkı

1- “HAYATIM’IN AŞKI” ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Hande Demir(Gökçe) telaş, sevgi, sakarlık, duygusallık ve sevimlilik üzerine kurulmuş dünyasında çalışkan ve azimli olmanın ötesinde, tüm bu hallerinin oluşturduğu bir ayrıcalık ile evlilik amacına giden yolda ,aşık olduğu kişiye yanlış mesajlar verebilecek sevimli bir karakteri doğal yapısından faydalandığı oyunculukla bulmuştur. Biraz daha oyunculuk anlamında en azından beden dili başta olmak üzere hareket ve tavırlarında yumuşamaya ihtiyacı olduğu fark edilmiştir. SerkanÇayoğlu’nun (Demir) başrolünü paylaştığı bu dizi de geçmiş dizilerine göre biraz daha oyunculuk ve yakışıklılık anlamında anlayışının yer değiştirmesi memnuniyet verici olmuştur . Bu anlamda çalışmalarının devam etmesi gelecekte sadece yakışıklı değil ,iyi bir oyuncu olacağının müjdesini bu dizi ile vermiştir…

Dizinin güçlü kadrosu dikkat çekici olmuş Zeynep Eronat(Rezzan),Zafer Algöz(Hikmet) öncelikle dizinin hayat veren damarları olarak oyunculuk anlamında en üst düzeyde beslemenin rahatlığı ile her sahneleri doğal akışı içinde gençlere uygulamalı oyunculuk örnekleri sunan sahnelerle , emekli resim öğretmeni ve diş hekimi mesleklerini üzerinde taşıyan ,biçimsel olarak ayrı ama özde kopamayan ,bitemeyen sevginin annesi -babası olarak bu ikili bu diziyi de taçlandırmışlardır.

Yonca Evcimik(Teyze) tüm sevimliliği ,tatlı çılgınlıkları ve de güzel sesi ile önemli bir renk olmuş,Berk Hakman –Kaan olarak Gökçe ve Demir’in biraz gölgesinde Duru-Demir kardeşlerin zorladığı her hamlesi tamamlanmışlık getirmeyen, Hande ile arkadaşlığı duygusal anlamda yerini tam bulamamış, dizi de geleceği soru işareti olan bir Pub-Bar işletmecisinin keskin taraflarını da ortaya koyamamış olan Kaan’ın ilerleyen günlerde Demir’i zorlayabileceği gibi Gökçe’nin farklı ilgisini çekebileceği aşırı durgunluğunun altında gizlenmiştir. Biraz daha istekli olmak üzerine yoğunlaşması sevindirici olacak,Sadi Celil Çengiz–Bartu olarak ilgimi çeken oyunculardan biri olmuş,komiği çok rahat yakalayabilen sevimli ,paragöz kimliğinin altında aptallığa düşmeyen saflığın çocuksu bir yapıda tutma başarısını kutlarım, Bartu’nun aile içi yaşamda olduğu gibi iyi duygularla beraber olduğu Seda Türkmen ‘in( Sema) gözleri ile adeta ayrı bir konuşma dili oluşturması ve mimiklerini kullanmasındaki başarısı almış olduğu oyunculuk eğitiminin ayrıcalığı olarak onu bir adım daha dizi de öne çıkartmıştır.

Ayşegül İşsever(Nesrin) , Avni Yalçın(Hulusi) ,Pınar Kaya (Duru), Deniz Barut ( Eylem) kimliği ile diziye olumlu katkılar sağlamıştır.

Hayatım’ın Aşkı adlı dizi de Gökçe evlenmek için yola çıkmış ,çalıştığı ajans sahibine ( Demir) de bu anlamda gözünü dikmiştir.

Gökçe arkadaşı Kaan ile de çok iyi anlaşmış olmasına rağmen onu fazla detaylı tanıma şansı da olmamıştır.Gökçe,Demir,Kaan üçlüsünün bu zorlu ve farklı yaşamlarında da bizleri şaşırtacak olayların ,mücadelelerin olması güçlü kadrosuna ,yeni güçler katarak birincil olaylar üzerinden ikincil olayların şaşırtıcı renkleri ile tazeliğini koruması ve kış sezonunda bu dizinin varlığını sürdürmesi dileğimiz olmuştur.

Ekin Atalar ile Gökhan Horzum’un yazdığı,Lucky Red Film tarafından yapımı gerçekleşen dizinin yapımcısı Şebnem Aşkın ,yönetmeni Ketche,Osman Taşcı ,Barış Yöş olarak belirtilmiştir.

Müzik çalışmaları Hayatımın Aşkı(Jenerik- Nuri Ateş),Yerin de dolmuyor ki –Melis Kar, Aha -Yonca Evcimik tarafından seslendirilmiştir.Müzik başlığının altında Batuhan Fırat , Yıldıray Gürgen isimleri belirtilmiştir.
Çekimleri İstanbul’un çeşitli semtlerinde gerçekleşen dizinin hafif komedi yapısı aşk ve komedi etiketleri ile belirlenmiştir.Kurgu,Sanat yönetimi,Yönetmen Ekibi,Kamera Ekibi,Post Prodüksiyon Ekibi, Işık Ekibi,Ses Ekibi ,Oyuncu seçimini gerçekleştiren herkesin olumlu katkısı dizinin mutlak başarısını getirmiştir.

yüksek sosyete

2- “YÜKSEKK SOSYETE” (High Society) ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

High Society – Yüksek Sosyete olarak uyarlanan dizi ,yayınlandığı televizyon kanalında kendini sevdirmeyi başarmıştır.

Engin Öztürk,Hazar Ergüçlü ,Meriç Aral,Ozan Dolunay isimleri öncelikle muhteşem dörtlü olarak karşımıza çıkmıştır.

Engin Öztürk (KEREM) olarak ortalamanın altında ekonomik ve yaşam şartlarının zorladığı bir ailenin tek çocuğu olarak hayatını kazanmış,yaşamında gerçekten patronu olan Mert ile hep arkadaş, dost olmuştur.Cansu aşkının ise bilmeden kurucusu yine patron –arkadaş Mert olmuştur.

Engin Öztürk dizi ismi Kerem ,dostluk ve aşk arasında her zamanki sakin yapısı küçük ,küçük oyunculuk hamlelerini getiren detaylarda elde ettiği başarısı ile birlikte aşk,arkadaşlık,dostluk serüveninde kurduğu dengeli dörtgenin güçlü oyuncusu olarak muhteşem dörtlünün merkezinde haklı başarısını alkışlatmış ve yakışıklılığın ötesinde oyunculuktaki başarının önemini göstermiştir.

Hazar Ergüçlü (CANSU)zengin bir ailenin mutsuz hatta uğursuzlukla itham edilen kızı olmuş,yaşam mücadelesinde daha farklı olarak huzurlu ,özgür ve mutlu olmak isteği önem kazanmıştır. Mücadeleci ve baş kaldırıcı yanını kaybetmemiş, kişiliğinde aşk ve arkadaşlık duygularının hep önceliği olmuştur.

Hazar Ergüçlü, Cansu olarak doğru seçimin dizide Kerem’le oluşturduğu başarılı ikilinin uyumunda görülmüştür. Zengin olmanın abartıları yerine daha sakinliği yakalama çabasında doğru yerlerde, doğru görüntüler verirken sahip olduğu özellikleri ve yaşına özgü ayrıntılarda kısaca öz de ve biçim de başarıyı vücut enstrümanını da kullanarak yakalamıştır.Güzellik yerine anlamlı bir yüz ifadesinin de önemli olabileceğini genç oyuncu göstermiştir.

Ozan Dolunay (MERT)karakteri ile beni olumlu anlamda çok şaşırtmıştır. Zengin ve aslında bunun nimetlerinden haklı olarak faydalanmış,zenginlik sınırlarını başarı ile koruduğu gibi kollamasını da Mert aynı başarı ile dizi de kullanmışdır. Yakışıklı oyuncunun , oyunculuk eğitimi ve öğretimi dışından gelmiş olmasına inanmak zor olmuştur.Kerem ile olan ilişkisinde olduğu gibi ailesi ile olan ilişkisinde yarattığı karakterin doğallığı gibi Meriç Aral (ECE) ile oluşturduğu duygusallığın sevgiye dayalı olduğunu hissettirmek ayrıcalığındaki başarı ,genç oyuncunun gelecek için kalıcı varlığını izleyicisine hissettirmiştir.

Meriç Aral (Ece)özgeçmişini merak ederek incelediğim oyunculardan biri de Aral olmuştur. Dizi de ailesinin sıcaklığından yoksun yaşamını sürdürürken, yaşam sevincine ait özelliklerini kaybetmemiş ve bunların karşıya- izleyicisine geçmesini büyük bir sadelik içinde gerçekleştiren başarılı genç oyuncu , bu dörtlünün diğer üçü gibi çok başarılı dördüncü köşesi olmuştur. Bu gençler bir yonca dörtlüsü güzelliğini dizide yakalama şansı bulduğunu yazmak da ayrı bir mutluluk olmuştur.

Hakkı Ergök,Aliye Uzunatağan,Taner Barlas, Hülya Gülşen Irmak tiyatro kökenli ustaların yer aldığı bir dörtlü de dizinin sağlıklı ,dinamik ,genç yapısını farklı bir biçimde beslemek üzere mükemmel bir karışımın oyunculuk anlamında lezzetini seyirciye bu dizi ile yeniden sunmuşlardır.

Zuhal Olcay,Ceyda Tepeliler,Aybike Turan,Nihat Altınkaya,ÖzgünÇoban dizinin başarısına imza atmış diğer oyuncu grubunu oluşturmuşlardır.

“Yüksek Sosyete” farklı insanların , gençlerin dünyalarını ve de ailelerini buluşturan , onların yaşamlarında yer alan farklı kıvrımları ortaya çıkarmaya çalışmış başarılı bir uyarlama olmuştur.

“Yüksek Sosyete” de tür olarak Romantik Komedi olarak etiketlenmiş,Yazı Odası tarafından senaryosu yapılmış, Ayça Üzüm , Cansu Çoban Senaryo Ekibini oluştururken,Kurgu da Talha Bayansal yer almıştır.

Bİ Yapım- Burak Sağyaşar tarafından yapımı üstlenilmiş,yönetmen olarak Metin Balekoğlu, Feride Kaytan , Yardımcı Yönetmen Bahar Eşer, Reji Özkan Atmış, Cansu Çakır ,Halit Cihan Şengezer, Pirağa Karsan ,Sanat Yönetmeni Tolunay Yurddaş,Görüntü Yönetmeni Bekir Toplar, Kurgu Yönetmeni Emre Kara ‘dan oluşturulmuştur.
Uygulayıcı Yapımcı Selim Eltaş,Yapım Koordinatörü Murat Sivri,Yapım Sorumlusu Volkan Tektaş,Prodüksiyon Ekibi Hüseyin Karagülle,Kubilay Yıldırım,İbrahim Kandemir,Post Prodüjsiyon Sorumlusu Aysun Köse ile çalışılmıştır.

Dizi proje tasarım Pınar Bulut,proje koordinatörü Aleksandros Panayotidis,genel koordinatör Nevin Ayaz,Müzik Atakan Ilgazdağ,Set amiri Adem Akar,Set ekibi Çoşkun Yıldırım,Ayhn Kesici,Metin Gürses,Doğukan Doğansoy,Ercan Cantaş D.I.T Onur Meriç,Set fotoğrafçısı Muhittin Aydoğdu ,Sanat ekibi Volkan Kandemir,Buğra Karakılıç,Selçuk Türköz ,Ses Kayıt Hasan Kaan Demirsoy,Ses mix Cem Sancak,Ses operatörü Kaan Demirsoy, Işık şefi Ali Osman Kara, Işık ekibi Mustafa Fidan,Volkan Ateş,Mahsum Güçlü,Ümit Büke,Işık hizmetleri İstanbul Kamera,Kameraman Alican Atıcı,Kamera Hizmetleri Dart Film,Kamera ekibi Furkan Çepni, Muhammed Okur olarak teknik yapı da tamamlanmıştır.

Dizide Sertab Erener şarkıları hayranları içinde sevindirici olduğu gibi şarkıların işitsel anlamda sağladığı organik bağ da dizinin ruhuna organik bir uyum sağlamıştır.

aşk laftan anlamaz

3- “AŞK LAFTAN ANLAMAZ” ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Bu dizi için yazı yazmak ve yazmamak konusunda çok düşünmüştüm.Çocukluk gençlik arası yakaladığım İstanbul –Budak açık hava sinemasında seyrettiğim Yeşilçam filmlerinin ılık esintisini bu dizide yakalamış olmam bu düşüncemin oluşmasına neden olmuştur.

Sıcak yaz günlerinin esintisi olarak hissettiğim bu dizinin kış aylarına doğru uzanmayacağı şeklinde hislerim oluşmuştur.Düşüncemin en önemli kısmı ise bu dizi için değerlendirme yaparken gördüğüm bazı isimleri de özellikle sizlerle paylaşabilmek olmuştur.

“Aşk Laftan Anlamaz” adlı dizi de Hande Erçel(HAYAT) Giresun’dan İstanbul’a gelmiş ,iki kız arkadaşı ile kaldığı evi paylaşan çok güzel bir kızdır.Tesadüfler onu iş ararken bir bürokrat kızının yerine yönetici asistanı olarak girmesini sağlamıştır.
İşe başladığı Sarsılmaz Holding ‘de onu gene güzel tesadüflerin buluşturduğu aşk beklemiştir.

Öncelikle Hayat olarak dizi de karşımıza çıkan oyuncunun mükemmel bir güzelliğe sahip oluşu zaman ,zaman oyunculuğunu öteleyebilmiştir.

Hayat’ın yakın plan yüz çekimlerinde sabit ve baygın bakışlarını uzun süre devam ettirmesinin nedenlerini kesin bilmediğimiz için , bu bakış durumunun devam etmesi halinde ekran karşısında izleyici olan çok kişinin durumunun sıkıntılı olacağı hissedilmiştir.

Hayat sevebilir ,hatta çok sevebilir ama tek düze baygınlık getirecek anlamda bu bakışlarının tedavisine kesin ihtiyaç olduğu hissedilmiştir.Oyunculuk üzerine öğrenim gören genç oyuncunun diğer kalabalık sahnelerde yakaladığı doğallığı ikili sahnelerinde de görmek en büyük isteğimiz olmuştur.

Şaşkınlık ve telaş halleri ile geçici sevimli umursamaz tavırları Hayat’ın duygusal hallerinin başarı anlamında önüne geçmiştir.

Burak Deniz (Murat)Sarsılmaz Holding patronu,Hayat’ın aşık olduğu yakışıklı genç adam bulunduğu yerin ağırlığını fark etmiştir. Çalışma saatlerinin ağırlığının yanında gücünü de bilmiştir. Dürüst tavrını kabul ettirmiş, önceliklerinde çalışma hayatına yer vermiş,nişanlısı ile ayrılık sonrası daha da kesinleşen Hayat’la olan duygusal yakınlığında mutluluğu bulabileceği sinyalleri alınmıştır.
Yakışıklı ,genç oyuncu işini seven bir holding patronu tavrını başarı ile yakalamıştır. İşsel aşırılıkları ile bağlantısını mesuliyet ve başarı çizgisinde dengelemiş,aşk’ını ise iş yapısından kaynaklanan sabır ve tecrübe ile bu güzel kız üzerinde kesinleştirmeye özgü davranışlarını ifade eden oyunculuğu üzerine kurması tekrarlardan kaçındığı sürece olumlu değerledirilmiştir.

Bakışma sürelerinin uzunluğu Murat içinde geçerli olmuştur.

Oğuzhan Karbi (Doruk) Murat’ın kardeşi , genç ,iş hayatı için biraz acemi , sevimli ve olumlu bir kimlik olmuştur.Dizi de olması gereken yer ve konumu kavramıştır.Biraz daha tecrübe ve çalışma tavsiye edilmiştir.

Tuğçe Karabacak(Didem) Dizi de manken,Murat’ın nişanlısı sonradan da ayrıldığı nişanlı olarak ,Hayat ile Murat ‘ın sevimsiz takipcisi olmuştur.Duygusal yenilgisinin hırsını daha çok Hayat üzerine kurmuştur.Dizi de gerekli yerde,sahnesinde sadece bulunduğu görülmüştür.

Demet Gül (Tuval)Sarsılmaz Holding’in baş tasarımcısı olarak dizinin hayat kaynağı olmuştur. Tuval bir farklılık ,bir hareket ,bir canlılık olarak dizinin hangi sahnesinde olursa olsun akışı, oyuncu olumlu anlamda seyredilebilir hale getirmeyi başarmıştır. Tuval’li sahneler ile sıradanlaşmanın ötesine geçen sahneler olarak özenle izlenilmiştir.Tavır ve konuşmalarında ulaştığı abartıyı yine kendi üzerinden oyunculuk anlamında güzelleştirerek ulaştığı nokta, diğerlerinden başarı göstergesi olarak hayli yukarıya çıkmıştır.Tuval ‘İ yormadan ,başarıya giden yolda daha sık sahnelerde paylaşılması da dileğim olmuştur.

Gözde Kocaoğlu (Çağla)Murat’ın baş asistanı ,robotik yapısının gereğini kavramış,gözlüğünden kostümüne kadar sağladığı tavır ve hareketleri ile de düşünmeyi geride bırakarak sadece eylemsel yaratısı ile başarıyı yakalamıştır.
Özcan Tekdemir(Aslı) Hayat’ın ev arkadaşı,diğer kızlara göre daha temkinli sevecen yapısı ile Hayat ve İpek’in her zaman maddi manevi desteği olmuştur.
Sadece bir arkadaş!

Merve Çağıran(İpek) Hayat ve Aslı’nın ev arkadaşı , Aslı’ya göre biraz daha sıra dışı davranışları olmuştur.Başında tatlı bir bela olan Kerem ile uğraşması bu üçlünün İpek farklılığını ortaya koymuştur. Tepkilerinin ölçüsünü çok iyi ayarlaması ile birlikte aile ve duygusal bağlamda sevgi eksikliğinin farkında olmuş bunu Keremsel yapıda tanıdığı bir fırsat ile değerlendirmesini de bilmiştir. Oyuncunun içsel bağlamda eksiklikleri veya farkında olup geriye çektiği duygularının öne çıktığı anlarda seyirciye keyifli sahneler yaşatmıştır.Bu anlamda çözümlemesine ihtiyaç duyulmuştur…

Süleyman Felek (Kerem) Murat’ın hem şoförü hem de arkadaşıdır. Kerem ‘in İpek ‘e ilişkin duygularını aktardığı sabrın ve zekanın ürünü olan karşılaşmalarında ulaştığı nokta oyunculuk başarısı ile değerlendirilmiştir.Başarıya ulaşmanın verdiği duygusal açılımın mutluluğu da Kerem için çok belirgin olmuştur. Oyunculuk anlamında küçük, yavaş ama düğümleri yok eden patlamalardaki başarısı alkışımızı hak etmiştir.

Evren Duyal (Fadik),Sultan Köroğlu Kılıç (Emine) Dizinin sevimli ikilisi olarak ,geldikleri kırsal kesimin doğallığı içinde kendi yaşamlarından sıcacık ayrıntıları paylaşmanın yaşamsal fotoğrafını birlikte başarı ile vermişlerdir.
Betül Çobanoğlu(Derya),Cem Emüler (Nejat),Elif Doğan( Suna),Oğuz Okul (Kemal),Metehan Kuru (Gökçe),Nazan Diper (Azime) isimleri dizinin başarısında payı olan sanatçılar olmuştur.

“Aşk Laftan Anlamaz” Tekstil İmparatorluğunun başında oturan yakışıklı Murat ile Giresun’dan gelen İstanbul’a gelen mütevazi ailenin çok güzel kızının romantik ,aşk hikayesi olarak sunulmuştur.

“Aşk Laftan Anlamaz” adlı aşk hikayesinin senaro yazarlığında Nuray Uslu,Aylin Eren Yusuf Kürşad Gürses ,yapımcı olarak Bİ Yapım –Burak Sağyaşar imzasını ,Yönetmen koltuğunda Bahadır İnce ,Müge Uğurlar II. Yönetmen çalışması olduğu görülmüştür.

Proje Koordinatörü Aleksndros Panayotidis,Genel Koordinatör Nevin Ayaz, Müzik Emrah Erdemir,Set Amiri Cesur Akkum,Set Ekibi Yasin Özdemir,Nadir Karadağ,Ceyhun Ceylan,Burak Temel ,D.I.T Enes Korkmaz,Set Fotoğrafçısı Muhittin Aydoğdu,Sanat Ekibi Ulaş Delibaş, Rabia Usta, Burak Karakurt,Ses Kayıt Sefa Gökhan Huylu, Ses Mix Murat Özbudak,Işık Şefi İbrahim Gezer ,Işık Ekibi Serkan Toprak,Murat Hacet,Deniz Aydın, Yiğit Çukuryurt,Işık Hizmetleri İstanbul fİlm Işık ,Kameraman Kenan Kara, Mustafa Çelik,Kamera Hizmetleri AquaMedia, Kamera Ekibi Yaşar Keve, Mehmetcan Yılmaz, Jimmy Operatörü Murat Karakaya, Panter Ekibi Hüseyin Keleş, AYham Mert Karaduman,Boom Operatörü Serkan Yağız,Focus Puller ÖzkanBaydar,Serdar Aydın,Stüdyo Sorumlusu Turan Yılmaz ,Stüdyo Asistanı İsmail Seçkin,Caner Sarıtepe,Post Prodüksiyon Stüdyo London Post,Kostüm Sorumlusu Oğuzhan Bozali, Kostük Ekibi Gülcan İNCE,Özge Bekçi,Bilgehan Güneşdoğdu,Kuaför Yavuz Genç,Murat Eyüpoğlu,Makyaj Serap Dönmezer,Filiz Aksu,STYLİNG Nesrin Ayaz, Jenerik M.Solisti Kıvılcım Ural ile çalışılmıştır.

Dizinin çekimleri İstanbul’un çeşitli semtlerinde yapılmıştır.

tatlı intikam

4- “TATLI İNTİKAM” ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Yaz sezonuna diğer yazdığım üç diziden biraz daha erken giriş yapan ‘ Tatlı İntikam’ yine romantik komedi türünde seyirci ile televizyon kanallarının birinde Mart sonu buluşmuştur.

Zengin fakir yapısının değişmez ikilisi yakışıklı genç erkek ile güzel zengin kız yapısı bu dizi de de türü nedeniyle karşımıza çıkmıştır.

Aileler arka planda gibi görünseler de fonksiyonel kimlikleri ile etkin bulundukları ve bu iki gencin yaşamlarında var olan arkadaşlık,dostluk-düşmanlıkları etkiledikleri görülmüştür.

Diğer yaşamsal katmanlarda farklılıklar gösterse de gençlerin diğer kesişme noktaları bu anlamda değişmemiştir.

Leyla Tuğutlu (Pelin)Nikah günü damat adayı tarafından terk edilmenin ardından talihsizliğinin nedenlerini üzüntü içinde uzun ,uzun düşünmüştür.Mutlu olamama sebebini geçmişinde üzdüğü ,üniversiteden sınıf arkadaşı Tankut ‘a ilişkin pek de sevimli olmayan hikayesinde aramaya karar vermesi ile öyküsünü Pelin başlatmıştır.

Güzel ,zengin ama şanssız diyetisyen Pelin’in arayışlarındaki sevimli halleri ile doğal,sıcak ekran yüzünü seyircisi sevmiş,güzelliği ile birlikte oyunculuk anlamında duruş ve beden dilini,mimik ve ifadeleri ile sesini düzgün kullanmak gibi özenli bir çalışma sürecinin sonunda hak ettiği baş rolü en iyi şekilde taşımıştır.Tavırlarında yakaladığımız nezaket dizi de temsil ettiği katmanın ötesinde içsel bir gelişimin oyunculukla pekişmesi olarak görülmüştür.
Dizi oyunculuğunun dışında Leyla Tuğutlu’yu tiyatro sahnesinde de görmek dileğim olmuştur.

Furkan Ardıç (Tankut –Sinan) Sınıf arkadaşı olarak üniversite yıllarında Pelin’e aşık olmuş ,Pelin tarafından red edilmesi ile yaşadığı duygusal süreç ise onu üniversitesinden uzaklaştırmıştır.Tıp Fakültesini bırakmasının ardından baba mesleği olan aşçılığı seçmiş ve başlamıştır..

Yurt dışı çalışmaları ise onu şefliğe taşımıştır.Yakın arkadaşı Bülent ile birlikte aştığı restoran da çalışmak ve kazanmak onu mutlu edecek düşüncesi önce Pelin’in ardından Ceyda ve Rüzgar’ın hayatına girmesi ,mutlulukla birlikte genç şefi çeşitli nedenlerle yormuştur.

Genç oyuncunun şeflik anlamında görüntüsel anlamda dizi öncesi mutfak ve şeflik yapısında araştırma ve çalışmalarının olabileceği düşüncesi ile birlikte yaptığım kişisel araştırmalar da görüşümü doğrulamıştır.

Ekran bakımından biraz yapılı bedeni ile diksiyon konusunda bazı sıkıntılarının olabileceği hususu başarısını az da olsa gölgeleyebileceği kanaatimi paylaşmak için genç oyuncuya yazmak istemişimdir.

Yüz ifadesinde çok az mimiklere yer vermesi ,sürekli uzun,uzun bakmak yerine oyunculuk anlamında bunların değerlendirilmesinin daha doğru olacağını bu genç ,başarı yolunda iri adımlar atan ve daha da atacak olan oyuncuyla paylaşmak isteğimden dolayı aktarımım olmuştur..

Çağrı Çıtanak (Bülent ) Şef Sinan’ın yakın arkadaşı ve ortağı olmuştur.Başak aşkı ile de tanıdığımız Bülent yalın oyunculuğu ile özellikle Sinan ve Başak’a tepki verdiği sahnelerde biraz daha ilgimizi çekmiştir.Bülent ve Sinan’lı ikili sahnelerin durgun ve renksizliği üzerine mutlak düşünülmesi tavsiye olunmuştur.
Hazal Türesan (Başak) Pelin’in arkadaşı telaşlı , unutkan,biraz da evlilik üzerinde ısrarcı kimliği ile dizide karşımıza çıkmıştır.Sempatik ,sevecen tavırları ile itiraz halleri ile hepimizin çok yakınlarında olmasını istediğimiz ,sımsıcak bir oyuncu Başak karakteri ile Hazal Türesan olmuştur.Seyirci onu çok sevmiştir.

Oyunculuk anlamında da bu hak edişi almak mutluluğu ise onun olmuştur.
Cemre Gümeli (Simay)Pelin ve Başak’ın arkadaşı ,eşi doktor ve bir kız çocuğu olan arkadaş,eş ve anne konumuna yerleşmiş, evlilik tecrübesinin getirdiği temkinli,arkadaş canlısı ,küçük evlilik kuşkuları yaşayabilen Pelin ,Başak ve Sinan’ında yakın dostu olmuştur.

Küçük kızı ve eşi ile yaşadığı sakin ,sevecen ev halleri ile birlikte kız arkadaşları Pelin ,Başak ile de çılgın olabilen Simay ‘ın tereddütlü halleri de , bizlerde tereddüt yaratmış ,oyunculuk anlamında biraz daha açılmasına , rahatlamasına ihtiyacı dikkatimizi çekmiştir.

Emre Taşkıran (Hakan) Simay’ın doktor eşi,Tolga’nın yakın arkadaşı sakin,huzurlu eşini ve kızını seven bir erkek olarak karşımıza çıkmıştır.Oyunculuk anlamında çizdiği değişmeyen sakin tavırları içinde yeni renk arayışları Hakan’a zenginlik katabileceği düşünülmüştür.

Büşra Develi (Rüzgar) Sinan’ın geçmişte hayatını kurtarmış ,yakın zamanlarda değişik bir ilişkinin kahramanı olmuş ve Sinan’ın Pelin ile olan ilişkisine de zarar vermeye başlamıştır.

Rüzgar düzgün fiziği ve Rüzgar olarak olması gerektiği kadar sakladığı ruhsal yapısı ile çok fazla detay vermemek çabasında ve durduğu yer de henüz farklı bir yaklaşım da değerlendirilememiştir.Rüzgar kimliği ismi gibi oturmamışlık olarak yansımıştır.

Seren Deniz Yalçın (Ceyda) Varlıklı bir ailenin kızı,Sinan’a tutkusu gittikçe fazlalaşan,iş ortaklığını elde etmiş ama tüm bunların getirdiği olumsuzlukları üzerinden atamamış olumsuz bir sevdalı olmuştur.Ceyda karakterinde kötüyü oynamak zorunda olan oyuncu’nun kötüleşme halleri makyajsal detaylarla birlikte daha güçlü öne çıkması beklenmiştir. Bu anlamda sıkıntılı olduğunu paylaşmak istediğimin kendisini daha iyiye götüreceği inancımla olmuştur.

Elif Çakman (Havva)Sinan’ın ablası Meliha’nın kızı Necip’in karısıdır.Yumuşacık ,sevgi dolu yüreği hep iyi şeyler için çarpma önceliğini sesi ,mimikleri ve ifadesi ile yakalamıştır. Annelik özlemini paylaşmasındaki dingin ifade oyunculuğunu bir üst aşamaya getirmiştir.

Bülent Seyran (Necip)Havva’nın kocası,Sinan’ın eniştesi , Meliha’nın damadı olarak izleyicinin beğenisine küçük düğümler atarak geldiği nokta hepimizin hayranlığına neden olmuştur. Dengeli ilerleyişindeki şıklı,biçimde olduğu gibi öz de de yakaladığı başarı oyunculuk anlamında dizi de Bülent Seyran’ı taçlandırmıştır.

Gürsu Gür(Zübeyir)Pelin’in baba’sının şoförü ,evlerinin kahyası olabilecek yakınlık ve sadakatle karşımıza gelmiştir. Aile içi yapıcılığı,kendi yapısına yakışır sevimli oyunlarına ,aşk durumlarının katılması Zübeyir kimliğini hareketlendirmiştir.Bu yeni durum Zübeyir ‘den beklentilerimizi de yükseltmiştir.

Can Nergis (Tolga) Pelin’i düğün de terk eden damat adayı olarak diziye katılmış,İtalya ‘ya yerleşme kararı ile de dizinin görünmez kişisi olmuştur.
Zeyno Gönenç( Süheyla), Kerem Atabeyoğlu(Rıza) ,Ayşe Nil Şamlıoğlu(Meliha) ile her zamanki gibi bu dizi çalışmasında da oyunculuk anlamıdaki katkı ve başarılarına yürek alkışlarımız eşlik etmiştir.

Senaryo Pınar Ordu,İlker Aslan,Yapımcı Ayşe Durmaz, Yönetmen Barış Erçetin ,Görüntü Yönetmeni Barış Işık ,Sanat Yönetmeni Aynur Topalak,Müzik Alp Yenier,Jenerik Müzİk Güliz Ayla tarafından yapılmıştır.

Drama Koordinatörü Emel Sakarya Aksoy,Genel Koordinatör Ahmet Seyrekbasan,İdari İşler Tamer S.Savaş,Müzik Alp Yenier,Müzik Mix Alp Yenier,Müzik AsistanıEmre Altaç,Volkan Şanda,Set Hizmetleri PanterFilm,Set Amiri Altan Çakmak,Set Ekibi Mehmet Kaymaz,Muhsin Muslu,Fahri Bayazıt,Rafet Alabalık,Rıdvan Gedik,Aleaddin Erpolat,Set Fotoğrafcısı Tuba Kavlakoğlu,Sanat Ekibi Aslı Özdemir,Esen Baysal,Ercan Rodop,Bülent Mayacı,Sena Özcan,Ses Hizmetleri Setcom Bilişim,Ses Erhan Kunduz,Ses Operatörü Eren Erşipal,Ses Asistanı Zafer Aydın,Ahmet Batçı,FinalMix Orçun Kozluca,Işık Adem Akyüz,Işık Ekibi Sertaç Ermin,Oğulcan Oğuz,Cem Karakaş,Gökhan Acar,Hasan Ö. Şahin,Aydın Mişe, Oğuzhan Boyacılar ,Işık Hizmetleri Pandel Film, Kamera Hizmetleri İlkson,Kamera Ekibi Tolga Erşahin, Mert Saraçoğlu,EbubekirTürk ,KostümNihan Günaçık,Kostüm Ekibi Seda Kızıltoprak,Kübra Özmüldür,Hilal Kılıç, Cansu Tuğba Yılmaz, Saç ve Makyaj Şekilhane,Hakan Tınmaz, Elif Orman, Dila Yılmaz,Simge Men, Gökhan Yaşar, Çağrı Ergüder,Cast Direktörü Mine Güler,Pınar Can Göker Elibol, Çağla Aydemir, Burcu Keser, Müzik Danışmanı Filiz Saral,Mekan Sorumlusu Ferat Demir ve isimlerini alamadığımız diğer ekip çalışanları ile çalışmalar gerçekleştirilmiştir.

Yapım şirketi D yapım olan Tatlı İntikam’ın çekimleri İstanbul olarak belirlenmiştir.

Tatlı İntikam dizisin de Pelin(Leyla Tuğutlu) hayalinde yaşattığı erkek Tolga ( Can Nergis) ile evlenme kararını alması üzerine başlayan düğün hazırlıkları sonunda, düğün günü damadın ortadan kaybolması ve Pelin’e ardından mutlu olamama sebebinin geçmişten gelen bir uğursuzluk olayına durumun dayandırılması üzerine kurulmuştur.

“Tatlı İntikam” da serüven bu uğursuzluk olayını çözmek üzere Pelin ‘in bu işin peşine düşmesi ile başlar…Geçmişini sorgulayan genç kızın karşısına üniversite yıllarında kalbi kırılmış ,bu yüzden tahsilini yarım bırakmış hatta aşağılanmış bir genç olan Tankut ile yaşadığı tatsız durum ortaya çıkmıştır.

Pelin artık Tankut’u bulmaya ve özür dileyerek ondan bu uğursuzluğun peşini bırakması ve bu olayın bitmesine ilişkin talepte bulunmak kararı almıştır. Yıllar sonra karşılaştığı Tankut Sinan ile işler düşündüğünün tersine gelişecek ve Tankut’u çok geride bırakmış Şef Sinan için de İntikam zillerinin çalma ortamı oluşmuştur.

* Zeki Alasya ve teşekkürüm

Zeki Alasya gibi unutulmayacak bir usta’nın anılmasını dizi de sağlayan tüm Tatlı İntikam ekibine özenli bir teşekkürüm de ayrıca sunulmuştur. Bunun diğer dizilere de örnek teşkil etmesi dileğim olmuştur.

* Bu değerlendirme çalışmasına alınan dört dizi içinde Mart ve sonrası başlayan ve 06 Ağustos2016 tarihleri arası izlenimler için yapılmıştır.

Füsun Akmen Balkaya
11.08.2016 / İstanbul

18.Bölüm için özel not etiketlenmiştir.
Mart ay’ının son haftalarında yayına giren ‘’Tatlı İntikam ‘’dizisi 06.08 2016 tarihli 18.Bölümünde oluşturulan düğün sahnesi ile seyircisini ekran başından uzaklaştırmak için gayret göstermiştir.
Saçmalık ötesi oluşturulan düğün sahnesinin uzunca bir süre konuşulması ,
ansızın gelen Rüzgar ile uzun uzun birbirine bakan gözlerin vb diğer yazmadığımız eleştirilerimizi bile kıskandırmıştır.