BİR BAŞKADIR’ Aslında ÇOK BAŞKA! / YAŞAM KAYA

Netflix’ in yapımcılığında Berkun Oya ve Ali Farkhonde ikilisinin oluşturduğu ‘BİR BAŞKADIR’ adlı dizi geçtiğimiz gün vizyona girdi. Psikolojik harp tekniklerinin bol bol kullanıldığı, toplumsal alanda sözümona farklı sosyal yaşantıları karşı karşıya getiren yapım, son dönemde muhalif fikirlerin Türkiye’de tırmanışa geçmesinin ardından apartopar Netflix’deki yerini aldı. Diziyi iki farklı kulvarda ele alıp değerlendireceğim; birincisi dizideki algı yönetimi, ikincisi ise algı yönetimi bağlamında ortaya konulan proje. Bir eleştirmen olarak diziyi izlerken araya konulan şifrelerle insanların belleğinde nasıl toplumsal bir değişiklik yaratılmak istendiğine, ülkeyi 2002 öncesine taşıyarak insanların yaşantıları üzerinden nasıl bir ayrılık ve çatışma yaratılmaya çalışıldığına tek tek bakacağım. Dizide Öykü Karayel, Fatih Artman, Defne Kayalar, Funda Eryiğit… belli başlı rolleri üstlenmiş. Eleştiriye geçmeden önce oyunculara tek laf etmeyeceğim. Özellikle Fatih Artman’ ın muhteşem oynadığı Yasin karakteri ile Öykü Karayel’ in Meryem’de yarattığı devinim kusursuz biçimde izleniyor. Defne Kayalar psikiyatr rolünde çatışmaların görünürlüğü açısından çok iyi iş çıkarmış!

Konu Meryem adlı karakterin Peri adlı psikiyatrdan yardım alma sahnesi ile başlıyor. Başörtülü kadının sorunlarını çözmeye çalışan doktor Peri ise dizide anlatıldığı biçimiyle elit bir ailede yetişmiş, düşüncesiyle Türkiye’deki hayatı bir türlü bağdaşlaştıramıyor. Bu iki farklı kültürden gelen insanların farkında olmadan ortak insanlar etrafında gezinmeleri, Meryem’ in aile hayatında yaşadığı travmatik problemler konuyu çetrefilli bir pozisyona sürüklemiş. Meryem’in muhafazakar dünyasında yer alan abisi Yasin ile yengesi Ruhiye’ nin aile kavgaları konunun temelde özünü oluştururken, Peri’ nin kendi yaşamını eleştirip bir dönüşüm içine giriyor gibi görünmesi ayrı bir kulvar. Tüm bunlar olurken Meryem’ in mahallenin imamı ile kurduğu bağ, sonrasında Yasin’ in imam üzerinden tesadüfen karşılaştığı hikaye, Peri’ nin doktor arkadaşı Gülbin’ in Kürt kökenli ailesiyle yaşadıkları… konu içinde konu, Türkiye’ nin tüm dinamiklerini aynı potanın içine sokma uğraşı ve bu uğraş gerçekleşirken belli noktalarda algı yaratma çabası dizide dikkatlerden kaçmıyor.

Berkun Oya ve Ali Farkhonde ikilisi sözde lümpen tiplerden yola çıkarak dizideki konuyu ilerletmiş. Fakat durum hiçte böyle değil. Peri, dizi oyuncusu arkadaşı ile konuşurken arkadaşının ‘ailen nasıl insanlar?’ sorusuna, ‘normal’ der. Arkadaşı, Peri’ye ‘normal derken…’ diye bir cümle kurar ki, ilk önce seyircinin kafasında, anormal bir hayat yaşayan toplumdan kopuk bir aile motifi oluşturulur. Aileye baktığımız 5. Bölümde ise, Peri’ nin anne babasının Halk Tv izleyen tipler olduğunu görürüz. Halk Tv ile malum muhalif zihniyetler birleştiği için olsa gerek, algı ‘toplumdan kopuk tipler’ yüklemesi üzerine kurgulanmış. Halk Tv izleyen anne bir dizide gördüğü başörtülü kadın için ‘son dönemde de dizilerde başörtülü kadın göstermek moda oldu’ cümlesi kurar. Evet, bu cümle ile Halk Tv aynı pota içinde gösterilir, ama her nedense iktidara yakın bir tv kanalından ekonomide şahlanan Türkiye gerçeklerini (!) duyamayız.

Fatih’ in bir gece kulübünde güvenlik olarak çalıştığı görüntüde ise tuvalette yakın temas içinde bulunan iki kızı zorla dışarıya çıkardığı bir sahne var. Ki bu sahneden sonra dizinin 6. bölümünde o iki kızla Fatih kendi mahallesinde karşılaşıyor. Bu sahneden hareketle, eğlenen insanlara karşı oluşturulan bakış açısı ve muhafazakar insanların sürekli ‘sorunlu’ ve ‘gergin’ insanlar olduğu algısı ince ince beyinlere kazınmış. Fatih’in karısı Ruhiye ile psikolojik kavgaları, Ruhiye’ nin bedenine zarar verecek düzeyde psikopatça tavırları diziyi izleyenleri gerdikçe geriyor. Ayrıca imam Ali Sadi Hoca’ nın karısını kaybettikten sonra takındığı ruh hali ise dini boyutta sorgulamaları dünyevi noktaya çekmiş. Muhafazakar anlatı asla olmamış. İki genç kız arasındaki tuhaf yakınlaşma ise konu içindeki bir başka anlamlaştıramadığımız nokta.

Kürt kökenli doktor Gülbin’in ailesinin gösterildiği sahnede, Tatvanlı Kürt kökenli iki farklı siyasi görüşe sahip insanın birbirleriyle kavga etmeleri ve bu kavgaya Türkçe bilmeyen anne babanın müdahil olması bir başka zorlama sahne olmuş. Muhafazakar Gülan adlı Kürt bir kız kardeş ile sol cenahtan geldiği anlaşılan doktor Gülbin arasındaki kavga, Kürtler arasında yaratılmak istenen bir başka çatışmalı siyasi ortamı gözler önüne seriyor. Dizideki tek lümpen olan Sinan karakterinin rezidansta yaşadığı saçma hayatında Gülbin ile birleşmesi ve Sinan’ ın kendisi bomboş bir insan olarak görmeye başlaması bir başka tuhaf bakış açısı. Sol cenahtan geldiğini anladığımız Gülbin’ in hedonist ve de sadece sekse dayalı ilişki yaşaması yine bir başka algı savaşı. Kürt olayına karşı iki kız kardeş arasında 7. bölümde olan konuşma ise tam anlamıyla bir felaket. Sistem sorgusu yapılacak diye, hamasi cümleler kurarak 35 yıllık bir konuyu bu denli yüzeysel sorgulamaya çalışmak tek kelime ile bilgisizce yazılmış.

Diziyi oluşturan Berkun Oya ve Ali Farkhonde ikilisi bol bol eski Türkiye görüntüleri eşliğinde Ferdi Özbeğen müziklerini insanların belleğine dayamışlar. Psikolojik harpte etkili silahlardan bir tanesi de eskiye duyulan özlemi sürekli pekiştirmek. Anın içinden kopan insan eskiye saplanıp kalırsa depresyon kişi için kaçınılmaz olur. Şimdiyi farklı algılayan, anı yaşayamayan insan yığınlarının bol bol olması gerekir ki, ayrışma kolay kurgulansın.

Dizide alttan alta, laik-antilaik çatışması kurgulanmış. Sürekli birbirlerinden ayrıştırılan insanlar, toplumun şu günlerini göstermekten oldukça uzak bakış açıları kabul edilir gibi değil. İçinden geçtiğimiz zamanda muhafazakarı, laiki, milliyetçisi ekonomik buhranla yaşam kavgası verirken kimsenin derdi ‘laik-antilaik’ çatışması içinde olmak değil. 2002 öncesi ve de 2007 yılına kadar süren Türkiye’de bu tarz çatışmalar hep vardı, yaratıldı; ama bu çatışmanın olması toplumda peki kime yaradı? Hangi siyasi düşünce iktidara geldi? BİR BAŞKADIR aslında ÇOK BAŞKA algı yönetimiyle, Netflix’ in iktidarla olan kavgasına son noktayı koymak için mi çekildi? Tam da demokratların ABD’de seçimi kazanmasının hemen ardından bu tarz yapımların Türkiye’de boy göstermesi görünürde sözde ‘demokrasi’ algısı yaratmak mı? Dizideki psikolojik harp tekniklerine baktıkça, bu diziyi izleyen sol cenahın neden bu diziye bu kadar sahip çıktığını anlayamıyorum. Tecavüz vakasının bile masumlaştırıldığı diziyi neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Türkiye’de yaşanılan ekonomik buhranla beraber sol ile günden güne yakınlaşan muhafazakar ve milliyetçi kesimi ayrıştıran BİR BAŞKADIR, toplumsal bölünmeyle elini güçlendirecek zihniyetleri pek mutlu edecek gibi gözüküyor.

yasam.kaya@gmail.com