İki insan, iki ayrı dünya, iki farklı görüş, iki ayrı karakter, ama tek bir ortak özellik var: Kıskançlık! Kökleri birbirlerine bağlı yakınlıkları var gibi görünen iki adamın birbirlerine benzemedikleri anladıkları anda içte içe özentiler baş gösteriyor. Beraberce süregelen bir hayatın ardından tam da yaşamın merkezine doğru birlikte yaptıkları yolculukta duyduğumuz iki yüzün, ikiyüzlü eleştirilerini dinliyorsunuz bu oyunda. Etkili bir dinginlikle başlayan rastgele bir karşılaşmanın ardından gelen tuhaf sözcüklerle ilerliyorsunuz. Nathalie Sarraute imzalı ‘Eften Püften Şeyler’, Kerem Ayan yönetiminde 24. İstanbul Tiyatro Festivali’nde gösterimini gerçekleştirdi. Oyunda Nejat İşler, Özgür Emre Yıldırım, Ülkü Duru ve İştar Gökseven rol alıyor.
Dilin ve bedenin anlatamadığı duygular vardır içimizde. İki arkadaşın birbiriyle görüşmeleri gerekiyor. Mecburiyet var iki insanın üzerinde. Zorunluluk hallerinden gelen bakış açıları eşliğinde, birbirlerinin hayatını sorgulayan iki adamın zorunlu olarak görüşmelerinin hikayesi var karşımızda. Bu görüşmenin içine halk mahkemesi de dahil oluyor. ‘Ya iyiymiş…’ kelimesinin yarattığı mükemmel ötesi kıskançlık duygusu eşliğinde, aşağılanma boyutunun kimin için geçerli olduğunu oyunda dinliyoruz. Bir insan düşünün, çocukluktan bu yana arkadaşını çok seviyor, ama çocukluk duygularının yok olduğu bir ortamdan yetişkinliğin dünyasına adım atan iki insan ve bu iki insan artık birbirleriyle ortak bir hayat noktasında değiller. Mutsuz olmak pahasına derin düşünce içine girmeden toplumun sevgisini kazanan karakteri oynayan Özgür Emre Yıldırım ile sempatik duygulara sahip samimi bir insanı canlandıran Nejat İşler arasında gidip gelen öykü, oyunu dinleyenler için çok farklı düşüncelerin doğmasına neden oluyor.
Geleneksel roman yapısını reddederek “yeni roman” akımını yaratan Fransız yazar Nathalie Sarraute imzalı bir “dil oyunu” olan gösteri, tıpkı “yeni roman” akımı yazarlarının dili kullanış biçiminde olduğu gibi, Sarraute’un radyo için yazdığı bu oyunun iki erkek oyuncusu arasındaki gerçek sorun; dilin, sözcüklerin, söylenenin ve söylenmeyenin ardındaki anlamlarda saklı! Fransızların dünyaca ünlü yönetmeni Godard’ ın Yeni Dalga akımında olduğu gibi, insanın doğasından çıkan sanatsal yapılara sahip yaratımlar ciddi ciddi biz eleştirmenleri büyülüyor. 70 dakikaya sığan insan iki erkek arasındaki diyalog, kıskançlık krizlerinin eşiğinde ve de hayatta insanın durması gereken noktaları göstermesi açısından son derece başarılı. Nejat İşler’ in karakterini tek düze olmadan farklı açılarla oynaması güzel nokta olurken, İşler’in canlandırdığı karakterin daha masum ve saf bir kimlikle toplumda kendisini devam ettiren insan olduğunu anlıyoruz. Özgür Emre Yıldırım ise karakterini tek ses tonuyla, ama vermek istediği ‘işe yaramaz insan’ motifini doğru açılarla yakalayan bir rol üstleniyor.
İnsan ilişkilerinde geçmişten gelen dostluklar, arkadaşlıklar, kardeşlikler olsa da; insanın değişimini, hayata bakış açısındaki farklılıklarını gözeterek yaşamımızdaki yakınlıklarımızı sürdürmeliyiz. İnsanın id duygusunun ya da hayvani duygularının içinde yer alan ‘kıskançlık’, bizi kendi doğamızın dışına çıkardığı gibi, dostluk kavramlarımızın ne derece samimi olduğunu da açıkça ortaya koyar! ‘Eften Püften Şeyler’, gerçekten eften püften şeyler gibi görünen kelimelerin ışığında çarpıcı bir gösteriye dönüşüyor! Peki siz bu gösteride kendinizi hangi psikolojide göreceksiniz?