Corona günlerinin dünyayı terk ettiğini varsayarak yaşadığımız şu günlerde sinemalarda yeni yeni kıpırdanmalar oluyor. İzlandalı yönetmen Baltasar Kormákur imzalı “Beast – Canavar” ve Jon Waats imzalı “Spider-Man: No Way Home – Spider-Man: Eve Dönüş Yok” filmleri vizyondaki yerini alırken, biz eleştirmenler özellikle Brad Pitt’ in kadrosunda yer aldığı “Suikast Treni” şokuyla iyinin güzelin peşinden gitmeye çalışıyoruz. Fakat beyazperdede bu iyi yapımları görmek ne mümkün? Zorlama Örümcek Adam senaryosuyla adeta uzay-zaman bükülmesi yaratan Hollywood, Canavar adlı filmle stüdyo içerisinde çay kahve içerek jeneriği bol bir kurmaca yaratmış. İki filmi üst üste izlemenin verdiği ızdırapla klavyenin karşısına geçtiğim için, neden bu hafta sinemalarda keyif alacağımız iddialı yapımlar yok, detaylıca anlatmalıyım.

Spider-Man: No Way Home – Spider-Man: Eve Dönüş yok
Örümcek Adam serilerinin yönetmeni 41 yaşındaki genç senarist-yapımcı Jon Watts, diğer çektiği serilerin heyecanına kapılarak bu sefer uzay-zaman içinde bükülmeler yaratan enteresan bir konu ortaya koyuyor. Şimdiye kadar izlediğim en kötü Örümcek Adam filminin neden bu denli karmaşık, izlenmesi zor, anlaşılmaz olduğuna gelin birlikte bakalım.
Açılış sekansında Peter Parker’ ın Örümcek Adam olduğunun tüm insanlık tarafından anlaşıldığını görerek filmin içinde dalıyoruz. Medya tarafından Peter Parker bir suçlu olarak lanse edilirken bu durumdan rahatsız olan kahramanımız soluğu Doktor Strange’ ın yanında alıyor. Doktorun uzay-zamam bükülmesi yaratarak tüm insanların Örümcek Adam kimliğini unutturması için attığı adım Peter Parker’ ı paralel evrene taşısa da, Parker kendisinin Örümcek Adam olduğunu unutmamasını istediği birkaç kişi yüzünden doktorun yarattığı illüzyonu eksik bırakır. Tabi ki yeni dünyada Örümcek Adam’ ın geçmişte yok ettiği “Electro, Green Goblin, Doktor Octabus, Kum Adam, Kertenkele Adam” canlı kanlı karşımıza geçer. Bu arada paralel evrende birden fazla Örümcek Adam örüntüsü mevcuttur.
Yeni nesli sinema salonlarına çekmek için uydurulan senaryoda şimdiye dek alıştığımız Örümcek Adam kostümü bir kenara itilmiş, hatta süper kahramanın psikolojik duruşu yerle yeksan edilmiş. Saf, masum, korkusuz, doğal bir karakter olan Örümcek Adam, tüm güçleri üzerine giymiş sıradışı bir kahraman olarak karşımıza dikilir. Bugüne dek çekilen Örümcek Adam serilerinde oynayan Tobey Maguire, Andrew Garfield ve yeni örümcek adam Tom Holland aynı noktada birleşince, filmde güçlerin birlikteliği gibi saçma sapan bir konu da oluşuyor.
Yönetmenin bol bol üç boyutlu aksiyonu suratımıza çarpttığı bu yeni Örümcek Adam’da, oyunculuğu beş para etmeyen Tom Holland’ ı oradan oraya savrulurken izliyoruz. Yaşı 14 ile 20 arasındaki gençlerin etkileneceği tarzda korkunç gürültüler içinde 148 dk izlediğimiz bu yeni seri, tarihinin en kötü Örümcek Adam serisi olarak raflardaki yerini aldı.
Filme Puanım (10 üzerinden 4)

“Beast – Canavar”
Örümcek Adam serisinin bir tık üzerinde Güney Afrika’daki kaçak avcılık meselesini kendisine merkez edinen “Beast – Canavar” adlı filmde, yönetmen koltuğunda Zorlu İkili ve Son Vurgun gibi başarılı yapımlara imza atmış Baltasar Kormákur oturuyor. The Wire dizisindeki Stringer rolüyle ünlenen Idris Elba’ nın başrolde oynadığı Canavar; Güney Afrika’ya kanserden ölen eşinin topraklarına iki kız çocuğunu götüren doktor babanın farklı bir öyküsünü gözler önüne sermiş.
Öncelikle bu filmde mantık aramadan yolumuza koyulmalıyız. Afrika’ nın eşsiz doğa görüntüleri eşliğinde ve bir çok sahnesinin stüdyoda çekildiği yapımı iki noktada irdelemek lazım. Senaristler Ryan Engle ve Jaime Primak Sullivan kaçak avcılık meselesi üzerinden doğa koruyuculuğu yapıp, eşini kaybeden bir adamın çocukları için ölümü göze alma olayıyla konuya psikolojik derinlik katmış. Yönetmen için filmi bir an önce sonlandırma merakı öylesine keskin hatalara neden olmuş ki, siz filmin içine girdiğiniz anda ‘ölümsüz’ (!) bir aslanın yarattığı korkunç trajedilere tanık oluyorsunuz.
Kaçak avcıların elinden kurtulan ve tüm sürüsünü kaybeden erkek aslan önüne gelen tüm insanları parçalayarak yok ederken, hatta kurşun işlemez bir canlı bu, Dr. Nate Samuels (Idris Elba) hayatını kızları için feda ederek olayları tersine çevirmeye çalışıyor. Filmde aksiyon senaryonun saçma örgüsü yüzünden bir türlü oluşmazken, zorlama gerilim sahneleriyle ortada dolaşan başıboş aslanın o’nu bu’ nu nasıl parçaladığını sözümona dehşetle izliyoruz. Yönetmen filmin sonunu bir türlü getiremezken, Di Caprio’ nun ayıyla dövüşme sahnesi gibi konunun sonuna aslanla boğuşma sahnesi eklemiş, evlere şenlik. Idris Elba’ nın etkisiz oyunculuğu, Sharlto Copley’ in ilk 30 dk içindeki oyunculuğu filmi az biraz izlenir kılmış. Ara ara kaybedilen kadının psikolojik duygu geçişlerinin eklendiği yapım, son zamanlarda gördüğüm en başarısız gerilim filmlerinden bir tanesi!
Filme Puanım (10 üzerinden 2)