Dünya prömiyerini Varşova Film Festivali’nde, Türkiye prömiyerini ise Boğaziçi Film Festivali’nde gerçekleştiren ve geçtiğimiz hafta vizyona giren, yönetmenliğini Aydın Orak’ın yaptığı, başrollerinde Pelin Batu, İştar Gökseven, Feride Çetin gibi oyuncuların yer aldığı Sabırsızlık Zamanı; Diyarbakır’da yaşayan iki kardeşin sıcakla ve maddi zorluklarla dolu hayatlarını gözler önüne getiriyor. En büyük hayalleri bir sitenin havuzunda serinlemek olan iki erkek kardeşin hikayesi günümüz dünyasının sınıfsal ayrımımı anlamamız açısından çok önemli noktada duruyor!
Uzun, kurak bir yaz başlamak üzere. Tozlu kaldırımlarda insanlar yoluna gidiyor. Klimasız mekanlar o kadar kötü ki; tek kelime ile işkence odaları gibi. İki kardeş ortaya çıkıyor, adları Mirhat ve Mirza. Pırıl pırıl, turkuaz bir havuzda serinlemek güzel olurdu bu iki kardeş için. Fakat serinlemek o kadar kolay değil. Sistemin size sundukları kadar nefes alabilirsiniz.
2004 yılından bu yana çalışmalarına tanık olduğum Yazar/yönetmen Aydın Orak’ın Sabırsızlık Zamanı filmi küçük kardeşler Mirhat ve Mirza’nın bakış açısından dünyanın panaromasını aktarmış. Yarı kırsal köylerini Diyarbakır’ın yaz sıcağı vurduğunda iki çocuk kendilerini serinletecek bir havuzun peşinde bulur. Bir sitenin havuzunda serinletici dalış deneyimi yaşamak için bir dizi girişime kalkışırlar ve istemeden de olsa bu küçük çocuklar sınıfsal önyargılar içinde boğulma duygusunu yaşayacaklardır.
Aydın Orak, Sabırsızlık Zamanı filminde, baba karakteri üzerinden sorgulamayı, öğretmen algısından yola çıkarak hissetmeyi, anlamayı kendisine hedef yapmış. Özellikle babalarının kendilerine verdiği kelime ödevlerini zevkle yerine getiren iki kardeş, belli bir süre sonra sosyalist algının ne demek olduğunu acı biçimde anlayacaklardır.
İkizler, toprak yolların olduğu ve evlerin tepeden tırnağa döküldüğü “aşağı mahalle”nin dar geçitlerdeki labirent evlerden geçerek yaşamın keskin noktasına ulaşır. Gözlerine kestirdikleri sitenin havuzuna girmek istediklerinde okudukları duvar yazıları adeta yaşadıkları hayatın özeti şeklindedir. Babaları, eğitimin tek çıkış yolları olduğunu savunuyor ve ikizleri sosyalist teori kitabından her gün yeni bir kelime öğrenmeleri için yönlendirir. Sonucunda bir hedef ortaya çıkar: ‘Neden biz o insanlar gibi yaşayamıyoruz?’ ve “Siz zenginler, varlıklarınızı fakirleri sömürerek inşa ediyorsunuz!”
Aydın Orak, geleneksel hayat ile değişmesi gereken hayat arasında iki keskin çizgi oluştururken, filmdeki görüntüleri, renkleri, objeleri çok iyi kullanıyor. Sınıfında esprili çocuklar olan kardeşler, dışarıdaki hayatı sorgularken, bir yandan da kaderlerini değiştirecek adımı atmak için uğraş içine girer. Sitenin güvenlik görevlisi, güvenlik kameraları bize sistemin bizi her an izlediği algısını gözümüzün içine sokuyor. “Hiçkok’un Kuşları” aslında kanadı kırık, uçması engellenmiş bir halkın anlatımı oluyor filmde. Yönetmenin ince ince işlediği ve kimi zaman adeta zamanı durdurarak suratımıza tokat gibi indirdiği ‘kara komedi’, bize ‘neden ben sistemin içinde bu hayatı yaşayamıyorum?’ sorusunu akıllara kazıyor.
Mülk sahibi olmak… Mülkün herkesin faydalanması gereken bir durum olduğunun farkında varmak… İnsan gibi yaşamak için ‘zengin/fakir’ ayrımını ortadan kaldırmak… Sabırsızlık Zamanı filmini özetleyen kısa ama vurucu cümleler.
Pelin Batu, İşdar Gökseven ve Feride Çetin rollerinin hakkını sonuna kadar verirken, çocuk oyuncular Mirza Zarg ile Mirhat Zarg filmi sırtlarına alıp götürmüş. Yönetmenin, karakterler üzerinden sistemi keskin çizgilerle ayırması, çocukların doğal sorgulamalarını çok anlamlı yapmış. Ekip son derece mükemmel biçimde oynuyor. Bir yaşama arzusu olarak iki kardeşin elde ettiği zafer, gerçekten biz zafer olacak mı? Çok spoiler vermeden Sabırsızlık Zamanı filmini mutlaka görmeniz gerektiğini söylemeliyim. Filmin sonunda sistemin içinde nerede durduğunuzu acı biçimde göreceksiniz.
yasam.kaya@gmail.com