TENET (2020): “Zamanı Anlamaya Çalışmayın, Sadece Gözlerinizi Kapatın! / YAŞAM KAYA

Christopher Nolan’ın yeni gişe rekortmeni adayı Tenet’i izlemek başlı başına bir cesaret örneği. 150 dk süren filmin kurgusunda aksiyonun bilimsel kurgusuna anlaşılmaz boyutlarda dalmamız beyinleri hırpalayan bir yapıyla gerçekleşiyor. Yönetmen-senarist hayatı inatla denememiz ve heyecanla hayata devam etmemiz için bizi zorluyor. Yıllardır bir James Bond filmi çekmek isteyen Nolan, John David Washington’un canlandırdığı son derece özel tasarlanmış casus ile bir Afrikalı-Amerikalı James Bond izlenimi yaratmayı başarmış. Nolan’ın 2010 yılındaki Inception’ının akıl avcıları arasında, 2001’deki çığır açan Memento’dan bu yana zamanla ilgili fikirlerimizi karıştıran bir film yapımcısı – hatta 2017 savaş destanı Dunkirk bile aynı olayı birbirine kenetlenen, geri saran ve hızlı ilerleyen perspektiflerden görmemizi istedi. Nolan’ın zaman takıntısı, aksiyonu üç kıtayı ve yedi ülkeyi dolaşan bir bilimkurgu gerilim filminde son derece heyecanlı bir hale geliyor.

Tenet, 2020’nin Covid dönemindeki IMAX dahil gerçek sinemalarda gösterime giren ilk büyük bütçeli stüdyo filmi (yapım bütçesi 200 milyon doları aşıyor). ABD’ye 3 Eylül’de vizyona girecek. Nolan’ın filmde önümüze koyduğu ilk görsel olay, Kiev’deki bir opera evinde gerçekleşiyor. Burada kalabalık bir seyirci gösteriyi beklerken zamanında KKD’yi takan gizli ajanlar, kalabalığa ürkütücü bir şekilde mekanın havalandırma deliklerinden gaz veriyor. Bu tür bir gösteriye Hoyte van Hoytema’nın canlı, başdöndürücü kamera çalışmaları eklenince, sahnenin şaşırtıcı gerilimi üst sınırlara taşınıyor. Hoytema 2015 yılında Bond filmi Spectre ile yaptığı çalışmanın sınırlarını zorlayan kurgu oluşturunca, film insanı ilk dakikadan esir alıyor.

Konuda CIA’e işkence altında ihanet etmeyi reddeden, kötü adamların elinden kurtarılıp hafızası silinen The Protagonist’e 3. Dünya savaşını engelleme görevi verildiğinde başına geleceklerden habersizdir. Ancak hafızasının silinmesi, geçmişle ilgili bağının koparılması nedeniyle sadece ”Tenet” kodu ve kendisine verilen sınırlı bilgiye sahip. Gizli servisler, algıları ters/yüz eden nesneler, gelecekten gelip zamanda geriye gidenlere şahit oldukça The Protagonist’in kafası iyice karışıyor. Elinde ve hafızasında kalan bilgilerle yolunu bulmaya çalışan ana karakter, sonunda bu bilmeceden kendisini farklı bir yolla çıkarmayı başarıyor.

Nolan çarpıcı filmi Tenet’e olay örgüsündeki engelleri örten zengin bir mizah duygusu veriyor ve bu örtme işlemlerinden biri de fizikle ilgili. Bir nesnenin veya bir kişinin entropisini tersine çevirebildiği, böylece diğerleri ilerlerken uzayda geriye doğru hareket edebildiği, spekülatif tersine çevirme sürecine hakim olmak için biliminizi tazelemeniz gerekeceği adeta suratımıza çarpıyor!  

Spoiler içermeyen bir algıyla yazayım; filmin başlığı, dünyayı Armageddon’dan “daha kötü bir şeyden” kurtarmayı amaçlayan karanlık bir organizasyona atıfta bulunuyor. Kahraman, Kenneth Branagh tarafından serbest bırakılmış megalomani bir Trump / Putin melezi olarak eğlenceli bir şekilde var olan Rus oligark Andrei Sator’a (Kenneth Branagh) ulaşmak için Neil (sinsi komik Robert Pattinson) ile iş birliği yapar. Kahramanımız bu yarı tanrıyı bulmak ve durdurmak için her şeyini yanına alır, fakat hatırladıklarıyla sınırlı dünyası, gördüğü gerçek dünyadan çok farklıdır. Zaman boyut değişimi içinde oradan oraya savrulan karakterin bir sahnesi var ki, ben bu sahnede Nolan’a içimden epeyce küfürlü göndermeler yaptım. 2019 yılında dünyadaki salgın öncesi çekilen filmde KARAKTER NEDEN ve NİÇİN ya da NASIL YÜZÜNDEKİ MASKE İLE GEZİYOR? NOLAN NASIL OLURDA ŞU ANDA YAŞADIĞIMIZ COVİT19 SALGININA GÖNDERME YAPABİLİYOR? Bu muamma aklınızın bir köşesinde kalsın!

Tenet, Denzel Wahington’ ın oğlu John David Washington’ ın sırtında muhteşem bir siyahi Bond hikayesine dönmüş. 150 dk boyunca gözlerinizi kapamadan aksiyonu damarlarınıza kadar hissedip, bilimsel anlamda zaman/yaşam döngüsünün açmazlarını düşünüyorsunuz. Kenneth Branagh Rus oligark karakterinde öylesine keskin rol çalıyor ki, tecrübesi eksik ana karakterin tüm açıklarını kapatıyor. Christopher Nolan kendi çizgisinin üstüne yenilerini eklediği Tenet ile Covit19 salgını sırasında sinemalar az biraz nefes alacak gözüküyor. Filmi tek başıma, bomboş bir sinema salonunda arasız izlediğimi söyleyeyim ki, sonradan ‘Covit19 salgını bitmeden sinemalara gitmeyeceğim’ söylemimin arkasında durduğumu herkes bilsin!

yasam.kaya@gmail.com