NAME HUMAN: “İki Trans Kadın ve Bir Bebek” / YAŞAM KAYA

Türkiye’ de 1970’lerde tanınan oyuncu, yönetmen ve senarist Eriş Akman’ ın yazıp yönettiği ‘Name Human’, 2020 yılında başlayarak vizyon yolculuğunu sürdüren sıradışı bir yapım olarak sinema tarihindeki yerini aldı. Son dönemde lgbt bireylere yönelik artan nefret söylemlerinin ışığında, böylesi filmlerin bu coğrafyada çekiliyor olması ayrıcalıklı bir durum. Film, Türkiye vizyonu öncesinde ABD’de ve İngiltere’de vizyona girerek başarısını katlayarak ilerletiyor. Benjamin Beladi’ nin müziklerini yaptığı filmde Aliye Mutlu, Ümit Sural ve Ayşe Kemikoğlu başrolde görev alıyor.

Film oryantalist İstanbul görüntüsü ışığında bir gece kulübünün hareketli atmosferinde başlıyor. Şarkıların söylendiği bu mekan, trans kadınların sahneye çıktığı bir yer. Meli’ nin sahne çıkışında tesadüfen çöp kutusunun yanında bulduğu bebek, filmin tam olarak başladığı nokta. Madamın evinde kalan Meli ve Evgenia, bebeği kimsesizler yurduna vermemek için büyük mücadele yürütürken, bebeğin annesi Beyoğlu’nda bıraktığı bebeğini pişmanlıkla bulmaya çalışır. Madam’ ın hayatı ile ilgili çarpıcı olayların ortaya çıkışı, trans kadın Meli’ nin bebeği sahiplenmek için erkek gibi yaşama gayreti, sıradan bir doktorun hayatının bu bebekle kesişimi, toplumun ötekileştirdiği insanların sadece insan için mücadele eden ruhu filmin asıl konusu!

Yönetmen Eriş Akman, saf bir bebeğin hikayesinden insan olgusunu masaya yatırıyor. Heteroseksüel ilişkinin ürünü olarak ortaya çıkan bebek, toplumun merkezinde yaşanılan dramın görünen yüzü. Fakirlikle, açlıkla boğuşan kadının zorunlu olarak bebeğinden vazgeçişini izlerken, trans kadın Meli hikayesiyle bebeğin yaşantısı ortak bir kaderin resmi olmuş. Filmin dramatik yapısında konu esprili bir dille seyirciye sunuluyor. Yönetmenin filmi acılara, travmalara boğmadan sunma gayreti, komedinin çok yerde doruk noktasına çıkmasına neden olmuş. Sonuçta ‘eş cinsel’, ‘trans kadın’, ‘lezbiyen’… hikayeleri sinemada gösterilirken The Danish Girl filminde olduğu gibi ya derin bir hüznü ya da ağır bir dramı içinde barındırır. Burada oyuncuların tiyatro kökenli olduğunu her sahneden rahatlıkla anlıyoruz. Meli rolünde Ümit Sural rolünün psikodinamik yapısını öylesine derinlikli oynuyor ki, filmin ilk karesinde başlayan hikayeyi son kareye kadar gözümüzü kırpmadan izliyoruz. Dönem sorunlarının yanında, geçmişte yaşanılan aşk hikayelerinin de filmde varoluşu, retro tadında bir sinemanın doğuşunu simgelemiş. Keza Evgenia’da Oğuzhan Yıldız ve Madam karakterinde Ayşe Kemikoğlu favkalade başarılı psikolojik çözümlemelerle filmi yüceltmişler. Yönetmenin bebek üzerinden birçok hayatı aynı çizgide birleştirmesi abartıya kaçmadan izleyiciye gösterilmiş. Doğal oyunculukların zirve yaptığı Name Human, trans ya da heteroseksüel değil, sadece insan olarak topluma bakanların saf, doğal, şahane komedisi. Film eğer Türkiye’de vizyona girmeyi başarırsa mutlaka izlemelisiniz!

Türkiye’de LGBT bireylere yönelik nefret söylemlerinin hızla tırmanışa geçtiği bu günlerde, özellikle kendisinden olmayanlara karşı faşistçe cümleler sarf edenler, toplumda kötülük tohumları ekmekten öteye geçemezler. Name Human, Avrupa ve Amerika gösterimlerinin ardından Türkiye’de vizyonda kendisine yer bulmak için büyük uğraş sarf ediyor. Korkmadan bu çarpıcı çalışmayı vizyona sokmak, biz tüm sinemacıların boynun borcu olmalı. Uluslararası arenada başarılar elde ederek ilerleyen film, sadece insan olanların uygarlığında daha da yüceleşecek!

yasam.kaya@gmail.com