OİDİPUS KOMPLEKSİNDEN YOLA ÇIKAN FİLMLER! / YAŞAM KAYA

Mitolojiye göre, Antik Yunan”da Thebai şehrinin kralı Laios’un çocuğu olmaz ve Apollon’a derdini anlatır ve yardım ister. Apollon “bir oğlun olacak, ama bu çocuk ileride seni öldürecek, kraliçe yani annesi ile evlenecek ve daha sonra herkes mutsuz olacak” der. Laios, Apollon’u dinler ve çocuk isteğinde ısrarlı olmaz. Ama kehanet gerçekleşir ve bir süre sonra kraliçe hamile kalır ve bir erkek çocuk dünyaya getirir. Laios herkesin mutluluğu için bu çocuğu öldürtmek için emir verir. Araya Kraliçe Lokaste girer ve celladı, bebeği öldürmemesi, uzak ve tenha bir yere bırakarak ölüme terk etmesine razı eder. Cellat bebeği ayağından ağaca asar ve ölüme terk eder. Yoldan geçen ve başka bir şehrin kralının emrinde olan çobanlar çocuğu kurtarırlar. Bebeği Korinthos Kralı Polybos”a getirirler. Bu şehrin kraliçesi de çocuğu olmadığından bu bebeği çok sever ve evlatlık alıp, büyütmeye karar verir. Asılı kaldığı ipin etkisi ile ayağı şişip incinen bebeğe ayağı şiş anlamına gelen Oedipus adı konulur. Oedipus büyüyünce, hakikati öğrenebilmek için kahinlerin memleketi Delphoi’ye gitmeye karar verir ve kralın gerçek evladı olmadığını öğrenir. Gerçek ailesinin kim olduğu öğrenmek için Apollon’a gider. Apollon Oedipus”a kehaneti anlatır. Babasını öldürmek istemediği için uzaklara kaçan Oedipus, yolculuğu sırasında çıkan bir çatışmada bilmeden öz babası olan Laisos’u öldürür. Oedipus”un doğduğu kente yola düşer. Gelip geçene bilmece sorarak, doğru yanıtı veremeyenleri öldüren bir mitolojik yaratık olan Sphinx ile karşılaşır.

• Sphinx tarafından bilmece Oedipus’a da sorulur: “Sabahları dört ayağı, öğlen iki ayağı ve akşamları üç ayağı ile yürüyen nedir?”

• Oedipus hemen yanıtlar: “Sabahları yani hayatın ilk dönemlerinde el ve ayakları üzerinde emekleyen, hayatının öğle vaktinde yani büyüyünce iki ayağı üzerinde yürüyen ve hayatının akşam vaktinde yaşlılığında ayaklarına ek olarak bastonu bir ayak gibi kullanan varlık insandır” der.

Bu yanıt karşısında Sphinx kenti affeder ve kendisini uçurumdan atarak intihar eder. Bu olay halk tarafından çok büyük bir sevinçle kutlanır ve kral ilan edilir. Gerçek annesi olduğunu bilmeyerek eski kralın dul karısı yani annesiyle evlenir ve dört çocukları olur. Bu duruma çok öfkelenen Tanrılar, kent üzerine kuraklık, kıtlık ve sefalete neden olan felaketler yağdırırlar. Bu felaketlerin nedenini öğrenmek için bir büyücüye danışan Oedipus, büyük bir keder içinde kehaneti öğrenir. Annesi Lokaste kendini öldürür, Oedipus da, annesinin iğnesi ile gözlerini kör eder. Gerçeği öğrenen kızgın kent halkı felaketin sorumlusu olarak Oedipus”u aşağılar ve kentten kovarlar. Krallığı elinden alınan ve gözden düşen Oedipus’a kızı Antigone hariç diğer çocukları yüz çevirir. Dilenci olarak hayatını sürdüren Oedipus ve kızı Antigone gibi, Oedipus’un diğer çocukları da felaketler içinde sefil bir şekilde ölürler. “Eden bulur” sözünü doğrulayan bu acıklı mitolojik hikaye zamanla, sevgi ve birliğinin, ebeveyn-çocuk bağlılığının bir simgesi olur.

Oidipus Kompleksi yönetmenler tarafından filmlere nasıl uygulanmış bir bakalım…

1.Film – Psycho (1960)

Hitchcock’un kült psikolojik gerilim-korku filmi sadece ustaca kurgulanışı; seks, şiddet ve sapkınlığı radikalce işlemesiyle değil hızlı, yanıltıcı anlatımıyla, hiç beklenmedik yerlere sürüklenmesiyle seyirciyi dehşete düşürmeyi ve bildikleri her şeyi sorgulatmayı başarıyor.
Hitchcock’un bu filmi siyah-beyaz olarak televizyon dizisinin ekibiyle ve düşük bir bütçeyle çekmiş olması filmin cüretkâr ve karanlık havasını daha da güçlendiriyor.

Hitchcock, annesine ve annesinin partnerine karşı olan kıskançlığını oyunculara yansıtmış, kendisinin annesini kıskandığı gibi, annesinin de onu kıskanmasını beklemiştir. Böylece Norman’ın sebep olduğu zayiat sayısı gittikçe artmıştır…

2.Film – Mommy (2014)

Dolan’ın belki de en başarılı filmi, dul bir anne olan Diane “Die” Després (Anne Dorvil) ve onun şiddete eğilimli oğlu Steve’i konu alıyor. Steve’in okul kantinini yakması sonucunda akıl hastanesine yollanmasının ardından bir araya gelen aile, yeni ve çekingen karşı komşuları Kyla (Suzanne Clement) ile tanışır. İlişkileri Steve’in ani çıkışları ve beklenmedik öfke nöbetleri ile sınanan tuhaf, beklenmedik ve eğlenceli bir üçlü haline gelirler. Üç başrol de kendi karakterlerinin güçlerini muhteşem bir biçimde yansıtarak filmin melodramatik gerçekliğini izleyiciye aktarıyorlar. Pilon, annesi dâhil, herkesle flört etmeyi başarıyor. Annesine sürekli dokunma ihtiyacı duyarken küfürler edebiliyor. Die Steve’in, Steve de Die’nin en yakın dostu. Yaşanan Odipal kompleks anne için oğlunun kontrolsüzlüğünü dizginleme şansı veriyor ve Die bu durumu kendi yararına kullanıyor…

3.Film – Only God Forgives (2013)

Nicolas Winding Refn’in kült filmi Drive’dan sonra gelen yapıtında Ryan Gosling Bangkok’ta uyuşturucu kaçırma işini gizlemek için kurduğu muay Thai kulübü işleten bir Amerikalıdır. Ağabeyi Billy, on altı yaşında bir seks işçisine tecavüz edip öldürür. Billy’i yakalayan Teğmen Chang kızın babasının Billy’i dövmesine izin verir fakat adamın kontrolünü kaybetmesi üzerine Billy ölür. Julian Billy’nin ölüm sebebini öğrenene kadar intikam almak ister. Bu esnada kardeşlerin annesi Crystal (Kristin Scott Thomas), Billy’nin cenazesi için Bangkok’a gelir, bu esnada büyük oğlunun katilini bulup öldürmekte de kararlıdır. Julian’ın katille karşılaşıp yaşamasına izin verdiğini öğrenen Crystal, onu sürekli olarak taciz eder, hakaret eder, Billy’nin yanında ne kadar yetersiz olduğunu ve anne ile büyük oğulun çok daha yakın oluşunu ne kadar kıskandığını belirtir. Freud’un Kastrasyon Kompleksine yapılmış klasik bir göndermedir bu…

4.Film – Harold and Maude (1971)

Hal Ashby’nin kült filmi, genç ve zengin Harold Chasen (Bud Cort) ve onun hayat ve yaşlanma korkusundan doğan ölüm saplantısını konu alıyor. Harold, Zamanını yabancıların cenazelerine giderek ve annesinin (Vivian Pickle) dikkatini çekebilmek için dramatik, sahte intiharlar düzenlemekle geçiriyor. Harold, kendisi gibi tanımadığı kişilerin cenazelerine katılan Maude (Ruth Gordon) ile tanışır fakat Maude cenazelere ölümden korktuğu için değil, onunla barışık olduğu için katılıyordur. İkisini bir araya getiren Obsesif yaşam biçimlerinden etraflarındaki herkesi rahatsız eden bir aşk doğar. Maude’un hayata karşı olan sevgisi Harold’un karanlık bakış açısıyla bir tezat oluşturur. Film Maude’un sekseninci doğum gününe kadar olan aşağı yukarı bir haftalık zaman dilimini anlatıyor olsa da ilişkilerinin hızı izleyiciye çok daha uzun bir zamanı anlatıyormuş gibi hissettirir…

Ve diğer filmler…

• The Grifters (1990)
• I’m Glad My Mother Is Alive (2009)
• I Killed My Mother (2009)
• Hallam Foe (2007)
• The Reader (2008)
• The Mother (2003)
• Spider (2002)
• The Living and the Dead (2006)
• A Dangerous Method (2011)
• Peeping Tom (1960)