Kendisini ilk kez seneler önce Garaj İstanbul’da ‘Bayrak’ adlı tiyatro oyunuyla tanıdığım ve çalışmalarının hemen hepsini izlediğim Berkun Oya’nın yeni filmi ‘Cici’, İç Anadolulu bir ailenin yaşadığı travmatik bir hayat öyküsünü gözler önüne getiriyor. Bir Başkadır adlı dizi ile daha önce Netflix’te epeyce ses getiren, fakat dizinin dramatik örgüsünü başarıyla kurgulamayan Berkun Oya, yeni yazdığı ve yönettiği projesinde son derece doğru psikolojik tahliller yaparak 2022 yılının en iyi yerli yapımına imza atıyor. Oya’nın tiyatro oyunu Bayrak’ın uyarlaması olan Masum’un da üstünde, kadrosunun doğru isimlerden seçilmesiyle ‘Cici’, farklı konseptte yepyeni bir soluk olarak sinemamızın içine yerleşti. Projede çocukluk travması üzerinden 1980’li yılların Türkiye’sinde yaşayan bir aileye doğru uzanıyoruz. Bu aileden parçalar mevcut hepimizde.
Taşrada yaşayan üç çocuklu bir aile ile konu başlıyor. Babanın Almanya’dan getirdiği kamerasıyla sürekli çekim yapan enteresan bir kişilik olması, çocuklarını despotik yaklaşımlarla yola getirmeye çalışması, ailenin içinde tek başına bir hayat geçiriyor olması filmin konusunu anlamamız açısından önemli nokta. Baba figürü üzerinden konu netleşirken, aşırı korumacı annenin yaklaşımıyla evde sürekli bir kaos ortamı olduğunu görürüz. Baba ve anne çatışması arasında kalan çocuklar babalarının ölümüyle sarsılıp, kendilerine yepyeni hayatlar çizer. Özellikle ailenin yaşadıkları her bir bireyde derin izler bırakmış, ama daha çok ortanca erkek çocukta telafisi olmayan darbelere sebep olmuştur. Tüm aile 30 yıl sonra babalarından miras kalan eve döner. Ama bu dönüş öncesinde evin ortanca çocuğu film yönetmeni olmuş, kendi ailesinde yaşadığı hayatı birebir filme almaya karar vermiştir. Fakat bu film hiçbir zaman bitmeyecektir. Filmin bitmeme sebebi ise finaldeki şaşırtıcı sahne ile alakalı. Büyümüş olan çocuklar ile akıl sağlığını tamamen yitirmiş bir anne, süregelen depresif hayatlar konudaki çarpıcı sona götürür bizi.
Berkun Oya’nın takıntılı biçimde sürdürdüğü 1980’li yılların televizyon, müzik kültürü algısı ‘Cici’de yine karşımızda. Bir Başkadır’da Ferdi Özbeğen ile bir trend tutturan yönetmen, yeni projesinde Bergen’in ‘Acıların Kadını’ müziğiyle filmdeki ana karakter olan anneye bolca gönderme yapmış, ayrıca seyircinin belleğine filmin konusunu kazımış. Babanın sürekli TRT’deki müzik programlarını izlemesi, ayrıca Kemal Sunal’ın ‘Postacı’ filminin kısa kesit olarak sunumu dönemi anlamamız açısından çok iyi düşünülmüş. İlk kez Berkun Oya’nın bir projesini başından sonuna dek beğendiğimi söylemeliyim. Film içinde 80’lerin ve günümüzün görüntülerinin üst üste gösterilmesi zamanda gel/git kavramını başarıyla işliyor. Yönetmenin psikolojik tahlilleri çok doğru kullandığını görüyorum. Özellikle ortanca çocuğun filmin sonuna kadar neden depresyon içinde kaldığını anlayamamıştık, ta ki o sürpriz sonu görene kadar. Çocuklarının taşra kültüründen okumuş sınıfsal kültüre yükselmesini isteyen bir anne ile gelenekseli yaklaşımları olan babanın ardında kalan üç çocuk, üç ayrı dram ve tek bir olay!
Baba rolünde Yılmaz Erdoğan’ın despot tavırları vurucu nitelikte. Bekir’in aileyi yönetme kimliği ile sertlik arasında kalan babalık görevi oyuncunun harika betimlemeleriyle izleyicinin belleğine kazınıyor. Anne Havva’da Nur Sürer’in oyunculuğuna hayran kaldığımı üstüne basa basa söylemeliyim. Az sonra tüm yaşanılan psikolojik savaşı haykıracakmış gibi duran yaşlı kadın, tam olarak olayların merkezinde. Kadir’de Okan Yalabık, babasıyla yaşadığı travmasını sanatının içine aktarmış, ama bildiği sırla kimselere konuşmadan yaşamaya çalışan depresif çocukta son derece işini iyi yapmış. Fatih Artman’ın Yusuf karakterinde geçirdiği dönüşüm çok etkileyici. Babası henüz küçücük bir çocukken yanında düşüp daha sonra vefat etmesi ve büyüdüğünde bu ölümün ardındakini görmesi iki şok edici olay. Artman iyi çalışmış rolüne. Saliha’da Ayça Bingöl, her zamanki gibi karakter oyunculuğunu konuşturmuş. Ergenliğe yeni giren karakterinin büyük şehirde devinimler geçirerek köye dönmesini doğru psikolojik tahlillerle irdelemiş. Cemil ile çocukluk aşkı yaşayan Saliha’nın karşılaşmaları duygusal çatışmalara eşlik etmiş. Burada Olgun Şimşek’ in Cemil’deki performansı geçmiş/gelecek köprüsü açısından yerli yerinde.
Cici, görüntü yönetimi açısından da son derece kaliteli bir yapım. 80 dönemi ile günümüz arasında değişen yapı, ayrıca bakir doğanın tam kalbinde yapılan şahane çekimler insanı cezbediyor. Berkun Oya’nın tek kanallı dönemdeki TRT takıntısı geçer mi bilmem, ama Cici’de sizi bekleyen şaşırtıcı final eminim bir şok etkisi yaratacaktır üzerinizde!
Filme Puanım 10 üzerinden 8
yasam.kaya@gmail.com